Bunların hiçbir şeyden haberleri yok.

Ya da öyle görünmek işlerine geliyor. Amerikan Başkonsolosluğunda çalışan iki personelin ajan olduğu şüphesi hâsıl olunca ve ya Türkiye böyle düşününce Sayın Cumhurbaşkanı şöyle bir soru sordu:

“Bu ajanlar Amerikan Başkonsolosluğuna nasıl sızdı? Eğer sızmadıysa o zaman bunları buralara kim soktu? “ Devleti yönetenler bilmiyorsa biz nereden bilelim.

Bunları bilmek devleti yöneten hükümetlerin işi olmalı!

Ve muhtemelen de bu hükümet döneminde girmişlerdir oralara.

Haberleri olmadıkları tek konu bu olsa neyse; Türk Silahlı Kuvvetleri ele geçirilmiş ve darbeye teşebbüs edecek kadar olgunlaşmışlar ancak bunların haberi yok!

Eyvah ki ne eyvah! Bir gece ansızın ortaya çıktılar.

Polis teşkilatında bir örgüt ciddi anlamda yapılanmaya gitmiş ve yine yargıda üs kuran aynı örgüt mensuplarıyla iş birliğine giderek ülkenin önemli isimlerine kumpaslar kurmuşlar bunların haberi yok…

Yargıyı tamamen kontrolleri altına almışlar, örgütsel kararlarla kurumları ve kişileri ortadan kaldırmaya varan eylemler yapmışlar, bunların haberi yok.

Ya da öyle görünmek işlerine geliyor!

Şimdi de Karadeniz Bölgesi’ni yakından ilgilendiren bazı gelişmeler var ancak hükümet yine bilmemezlikten geliyor. Ya da öyle davranıyor.

Efendim, Doğu Karadeniz yaylalarında kaçak yapılaşmalar varmış ve kaçak yapılar yıkılmalıymış.

Tamam, yaylalarda kaçak ve çirkin yapılaşmaların olduğu doğrudur.

Ancak yeni mi haberiniz oldu a muhteremler!

Hiçbir şeyden haberleri yok ya, yeni haberleri olmuş.

Yıkın öyleyse… Ya da kolaysa!

Sormazlar mı adama, Bunlar yapılırken kafanızı kuma mı gömmüştünüz? diye!

Evet, bunlar yapılırken görmediniz mi?

Yaylalara kamyon kamyon inşaat malzemesi taşınırken, o yapılar mantar gibi bir gecede ortaya çıkarken, sıvanırken, boyanırken hiç mi gören olmadı Allah aşkına?

Gökten zembille mi indi bunlar? Yayla şenliklerine katılan valiler, kaymakamlar, jandarma komutanları, milletvekilleri ve diğer görevliler bu yapıları göremeyecek kadar şenliklerin büyüsüne mi kaptırmışlardı kendilerini!

Yoksa bu yapılar mikro ölçekte gözle görülemeyecek kadar küçük müydüler?

Bir de kaçak olanları yıkacaklarmış!

Söyler misiniz bu yapıların hangisi kaçak değil ki!

Ruhsatları mı var, imar izinleri mi var, iskânları mı var?

Arsaları kimin, inşaat iznini hangi kurum hangi kriterlere göre vermiş?

Ya da devletin böyle bir imar planı mı var? Hani yaylaya ev yapmak için müracaat ettiğinizde imara uygunluğuna baksınlar da size ruhsat versinler… Var mı böyle bir imar planı? Neye göre yasal, neye göre kaçak!

Bir de Adalet ve Kalkınma Partisi Giresun Milletvekili Sabri Öztürk’ün bir açıklaması var ki sormayın gitsin. Yaylalardaki kaçak yapılaşmanın sebebi CHP’ymiş. Konuyla ilgili bir yasa çıkarmışlar ve CHP Anayasa Mahkemesine giderek yasayı iptal ettirmiş. Sanırsınız ki Anayasa Mahkemesi’ni CHP kontrol ediyor; belli ki çıkardığınız yasada bir hukuksuzluk varmış ki iptal edilmiş.

Şu kesin; Karadeniz Bölgesi yaylalarında çok kötü bir yapılaşma var. Dahası yaylalar talan ediliyor. Bu anlamda ciddi bir sorun var bölgemizde. Ama sorunun çözümü bu kadar basit değil. Daha kapsamlı bir çalışma gerektiriyor.

Yoksa koro halinde söyleyeceğimiz türkü budur: Diloy diloy yaylalar!

NOT: Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan www.cavuslu.org  Çavuşlu  Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz