Kemençeyi elime alınca, acemiliğimiz vardı, bilmiyorduk ki ne
yapacağız, ne edeceğiz. Sonra düğün faslı başladı, haftada bir iki gün
boş kalırdım, diğer günler hem oynar, hem oynatırdım. Başka hiç bir iş
yapmadım. Benim kemençeden başka işim olmadı. İlk kemençeye kaç yaşında ve nasıl başladınız? Tam olarak kaç yaşında başladığımı hatırlamıyorum ama tahminen on
yaşından önce başladım. Benim kemençeye merakım vardı, köyümüzde de
kemençe çalabilen insan yoktu, düğünlerimize başka yerden kemençeciler
geliyordu. Bu yüzden çevrem ve ailem tarafından bu mesleğe, bu sanata
teşvik edildim. Özellikle babam bana bu konuda çok destek oldu, bana bir
kemençe aldı, bende kendimce çalıyordum ama usta mehtarların yanında
çok eksiğim olduğunu gördüm onlardan ders alarak eksiklerimi gidermeye
çalıştım. Sanatçılık hayatınız nasıl başladı? İlk kasetinizden, ilk yaptığınız bestede kısaca bahseder misiniz? Anadolu'da müzik üstatlarının serüveni birbirine benzer. Önce
köylerde düğünlerde pişersin sonra büyükşehirlere gidersin. Bizimki, de
böyle oldu. İlk düğünlerde çalmaya başladım. Sonra İstanbul’a gittim
düğün dernek derken üç beş kuruş para kazandım. Kemençe yapan, İsmail
Uzun adında vefalı bir dost babacan bir arkadaşın desteği ile bir
plakçıya gittik. Yorganının üstünde Pire zıplıyor pire Haydi, yavrum kaçalım Saat geldi ye bire Bu şarkıyı söyledim beğendiler. O dönemlerde kaset yoktu. Tek parça
sığabilecek şekilde plaklar vardı. Kaset daha çok sonra çıktı. İlk
plağımı 1966'da Sahibinin Sesi'nden çıkardım. 27 çeşit plak ve dünya
kadar kaset yaptım. Sayısını bilmiyorum. İkinci plağım da ‘’Mini Etekler Mini’’ sözlerini hiç unutmam… Çıktı altmışaltı da Mini etekler mini Çekemezsin güzelim Kaynana sitemini Al eline feneri,Geçir beni deredenOrta boylu EminemBakıyor pencereden İlk sahne aldığınız yer neresidir? İlk Taksim'deki Lozan Restoranında sahne aldım. Sonrasında Almanya, Hollanda, Belçika birçok ülkelerde çaldım. Kemençe çalmanız aileniz ve çevreniz tarafından yadırgandı mı? Hayır, aksine özellikle babam beni meslek seçme konusunda serbest
bıraktı. Bende kemençeye merak ve hevesim vardı. Babam bana bu meslekte
en büyük yardımcım ve destekçim oldu. Hangi sanatçılara söz müzik ve beste
yaptınız? Yâda kendi bestelerinizi sadece kendiniz kaset ve
plaklarınızda mı değerlendirdiniz? Bu gün İbrahim Can, İsmail Türüt, rahmetli Erkan Ocaklı ve daha birçok sanatçı benim bestelerimden ve müziklerimden kullandı. Hiç bir eğitim almamanıza rağmen birçok
söz müzik ve beste yaptınız. Bu gün eğitim almış birçok insan sizin o
günkü satışlarınıza ve gıpta ile bakıyor ve ulaşmak istiyor. Bunu neye
bağlıyorsunuz? Tüm dinleyicilerime teşekkür ediyorum. Benim kemençeye çok merakım
vardı. Çok da çalıştım, gece gündüz uğraştım. Birde... gelmiş geçmiş en
büyük kemençe üstatlarından ders aldım. Yeteneğimde vardı, hepsi
birleşince Kâtip Şadi ortaya çıktı. Yıllardır şöhretini kaybetmemiş bir
şarkı ve müzik olan, hatta büyük bir izleyici ve hayran kitlesine sahip
olan " kurtlar vadisi" dizisinde ve yine birçok Türk sinemalarında film
müziği olarak kullanılan " oy asiye asiye" türküsünün size ait olduğu
doğrumu? Evet doğrudur. Yalnızca müziği bana aittir, sözleri sevgili Ömer
Akpınar’a ait, ben bu müziği yıllar önce yapmıştım bak yıllardır hiç
özelliğini ve anlamını kaybetmedi. Ailenizde yâda yakın akrabalarında kemençeye merakı olan ve kemençe çalabilen yakınınız var mı? Oğlumun bir ara merakı vardı. Kısa bir süre zarfında öğrendi. Hatta
birçok düğünde şenlikte çaldı. Sonra eğitimi dolayısıyla bıraktı. Kâtip hocam herkesin merak ettiği acaba
sizin yetiştirdiğiniz veya yetiştireceğiniz bir Kâtip Şadi olacak mı
yâda böyle biri var mı? Mustafa Seyis’te küçüklüğümü ve gençliğimi görüyorum, benim gibi çok
gayretli, tabi böyle devam ederse, İbrahim Kavraz’da tarzıma en yakın
sanatçıdır diyebilirim. Yeni kemençecileri beğeniyor musunuz? Özellikle gençlere bir tavsiyeniz var mı? Ben işini düzgün yapan, dinleyicilerine saygılı olan herkesi
beğeniyorum. Karadeniz müziği artık dünyayı sardı. Gençlerimizin bunda
payı yüksektir. Her sanatçının kendine göre bir tarzı var, sonuçta
herkesin yapamadığı bir sanatı icra ediyorlar. Özellikle belirtmek istediklerim; Görele usulü çalan İbrahim
Kavraz'ı, Kemal Yılmaz'ı Sırrı Öztürk'ü ve Şenel Dandin'i... Muhammed
Sarı ve Sait Uçar için de iyi, fena değil. Fuat Saka, sevdiği isimler
arasında. Yeni kemençecilere tavsiyem; Kemençedeki kusurunuzu başka
enstrümanlarla örtmeye çalışmayın. Taksimle girmezseniz parçaya, sizi
kimse dinlemez. Son zamanlarda Karadeniz müziğindeki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Şimdilerde kemençemiz her şekil müziğe uyarlanıyor. Kemençeden çok
diğer enstrümanların sesi daha çok çıkıyor. Bu şekilde kaybeden kemençe
olur. Ben bu gün Ankaralıya da Aydınlıya da Edirneliye de Urfalıya da
kemençe dinletebilirim. Benim düşüncem ise kemençenin sade çalınması ve
dinlenmesidir. Günümüzde Türk müziğinin ayrılmaz enstrümanı haline geldi
bunda sevindirici tarafı. Yinede kemençeyi sade çalan sanatçının olması
gerek. Mustafa Seyis, lafınızı bölüyorum ama buraya izniniz olursa bir şey
de ben eklemek istiyorum. Adam bir kayda öğreniyor sürekli aynısını
çalıyor. Kendinden emin değil sanatını bir yere getirememiş ama bazı
teknolojik seslerle hatalarını kapatabiliyor. Kemençenin günümüzde iki stili var.
Biri Trabzon biri Görele stili, son zamanlarda Trabzon stili ön plana
çıkıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Görele stili kemençe var olduğu sürece kaybolmaz. Reşat altın hiçbir zaman değerden düşmez. Artık sizleri medya da ve festivallerde göremiyoruz yâda çok az görüyoruz. Bunun nedeni nedir? Bunun nedeni bana bu gibi etkinliklerin çok geç olarak iletilmesidir.
Bir hafta kala söylenirse benim katılmam çok zor oluyor. Bana altı ay
veya daha önce söylense katılma olasılığım yüksek olur. Örneğin Sis dağı
şenliklerinde katıldığım zaman bana hemen teklif geliyor ‘’seneye yine
bizimlesin’’ diyorlar. Birde Eskiden gurbet yoktu şimdi herkes gurbette
her yere yetişemiyorum. Eskisi kadar düğünlere gidemiyorum. Bu sene katılacağınızı festival yâda şenlikler var mı? Sis dağı yayla şenlikleri ve Görele kemençe festivaline davet
edildim. Daha da gelen var bu teklifleri değerlendirip programımı ona
göre yapacağım. Şimdi ne yapıyor Kâtip Şadi? Yazları Görele'de, kışları İstanbul Kasımpaşa'da kalıyorum. Arada
Taksim'deki Taka Restoran'da çıkıyorum. Birkaç kemençe öğrencisi var
onlarla ilgileniyorum. Yılların yorgunluğunu üstümden atarak dinlenmeye
çalışıyorum Son olarak kemençe severlere ve hayranlarınıza söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? İlk önce sizlere teşekkür ediyorum bizlere sizler destek olduğunuzda
bizlerin kitlesi genişler çok fazla daha kişiye ulaşmış oluruz. Kendi öz
kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkalım. Kemençemiz bunun en başta
gelendir. Sizleri de bu ilginizden alakanızdan dolayı takdir ederim.
Bizleri dinleyen ve takip eden herkese selamlarımı iletiyorum. kaynak: Facebook
Kâtip Şadi kimdir? Bizlere biraz kendinizden bahseder misiniz?
Görele'nin
Derekuşçulu köyünde doğdum, sene ya 1936 ya da 1938, tam emin değilim.
Kemençeyi elime aldığımda, dokuz on yaşlarındaydım. Ne annem vardı, ne
babam, etrafta amca dayı, kimse kemençe çalmazdı. Evde kemençe yok; ama
civarda vardı; en meşhurları Picoğlu lakaplı Osman Gökçe, Karaman
lakaplı Halil Kodalak hocam olan Durkaya lakaplı Kemal İpşir. Hepsi de,
ustalığa ait sırlarıyla göçüp gitti. Allah rahmet etsin.