Görünen o ki anayasa değişikliği halk oylamasına gidecek. Halk oylamasına gidilmeyi gerektirmeyecek sayıya ulaşmak mümkün görünmüyor.

Halk oylamasında iktidar ve muhalefet partilerinin meydanlarda yapacağı konuşmalarda seçmenlerine ne diyeceği hemen hemen belli… Ancak Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin meydanlarda ne diyeceği merak konusu.

Milletvekilleri parti disiplini doğrultusunda Mecliste Bahçeli’nin işaret ettiği yönde oy kullanıyorlar. Milletvekilleri ikna olmuş durumdalar. Taban da ikna olacak mı?

Milliyetçi Hareket Partisi olağan üstü bir kongre teşebbüsü sürecini öyle ya da böyle atlattı. Kongre yapılmadı, yapılamadı. Bu teşebbüs sürecinin sonuçları sandığa yansıyacak mı? Pek yansıyacak gibi görünmüyor.

Bahçeli tabanını da ikna edecek gibi… Peki, ne söyleyecek de tabanını ikna edecek?

İktidar partisine göre Bahçeli “Devlet adamlığını” bir kere daha göstererek devletin bekası için anayasa değişikliğine destek veriyor. Bahçeli olmasaydı bu teklif gündeme gelmeyecekti.

İşin başında olanlar çok fazla bir şey söylemiyorlar. İşin gizemli havasından yararlanmak istiyorlar. En açık konuşmayı Sayın başbakan yaptı: Başkanlık gelmezse ülke bölünür dedi. Başkanlık dediği de yetkileri olağanüstü artırılmış bir cumhurbaşkanı…

Onların günülerlinden geçeni hepimiz biliyoruz ancak Bahçeli’nin ağzını bıçak açmıyor. Onun için de halk oylamasında kürsüye çıkarsa ne söyleyecek diye merak ediliyor.

Açık açık karşı çıktığı bir rejim değişikliğini, bir yönetim anlayışını destekleyecek kadar değişimine neden olan sır nedir? Bu değişimi tabanı da bilmiyor ki her kime sorarsanız sorun bir cevap alamıyorsunuz.

Çok farklı yorumlar var: Mesela Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerinin değiştirilmeye kalkışılmasını önlemek için kendisini feda ettiğini söyleyenler var. Mesela Türklüğün anayasadan çıkartılmasını önlemek gibi…

Bununla ilgili girişimler olmadı mı? Özellikle çözüm sürecinde oldu.

Hatta ilk dört maddeyi değiştirelim diyenler bile oldu.

İşte Bahçeli’nin bunu gördüğünü ve bunları kollamak adına süper yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanlığı sistemine evet dediğini düşünenler var. Hatta bu yetkileri kendisinin bile kullanabilme şansına sahip olduğu hülyasına kapıldığı şeklinde latife edenler bile var.

Neden Sayın Bahçeli cumhurbaşkanı seçilerek süper bir yönetici olmasın!

Anayasa değişikliği Mecliste görüşülürken bir yandan da erken seçim söylentileri gündeme geldi. Bu tesadüf olamaz. Hükümetin bu değişiklik yapılamazsa erken seçime gidiler çıkışı boşuna değildir.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oyunun zirve yaptığı gün bugündür. Darbe mağduru bir iktidarın ilk seçimde MHP’ye ihtiyaç duymadan değişiklik için yeterli sayıda milletvekili çıkarması çok kolay olacaktır.

Tamamen kendi vekilleriyle yapacakları bir anayasa değişikliğinin kontrolü mümkün değildir. İlk dört maddeyi bile değiştirmeye kalkışabilirler. Anayasadan Türklüğü çıkartabilirler. Cumhurbaşkanına akla hayale gelmeyecek yetkiler verebilirler…

İşte Bahçeli bunu görerek en azından belli alanlarda kontrolü elinde tutmak istemiş olabilir. Pazarlık yapma gücünün kendisinde olduğunu düşünerek mutlu olabilir. İktidar da kendisine bu manada bir keyif bağışlamış olabilir.

Ancak bu girişimin Milliyetçi Hareket Partisi’ni iyice bitirecek olduğunu düşünenler de var. MHP küçülürken oyların iktidar partisine kayacağı ve ilk genel seçimde anayasanın ilk dört maddesini de değiştirecek parlamenter sayısıyla buna teşebbüs edileceğini söyleyenler de var. Her şeyden öte Sayın Bahçeli’nin bu işe nasıl evet dediğine insanlar kafa yormaya devam ediyorlar. Kafa yorulmayacak gibi de değil hani!

Meşhur bir felsefemiz vardır ya bizim: E,dur bakalım ne olacak?    

NOT: Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan www.cavuslu.org  - Çavuşlu  Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz