Şükrü KARAMAN
sukruk56@gmail.com
Yeni Çernobil’ler Olmasın
12/04/2016 Yirminci yüzyılın ilk büyük nükleer kazası olarak nitelendirilen Çernobil’deki reaktör patlamasının üzerinden tamı tamına 30 yıl geçti. 30 Nisan 1986’daki nükleer patlama kabus gibi çöktü Rusya’nın ve Karadeniz’in üzerine. Dünyayı sarsan, oluşturduğu hava kirliliği ve insanları üzerindeki olumsuz etkisi ile yıllarca gündemden düşmeyen Çernobil’deki patlamadan en yoğun şekilde etkilenen ülkelerden biri de Türkiye idi. Özellikle Karadeniz bölgesinde çıplak gözle görülen, havaya ve çevreye savrulan nükleer atıkların yarattığı acı sonucu yıllar sonra yaşadı Türk yurttaşlar. O dönem yetkililerin “Bir şey olmaz” söylemleri, dönemin Ticaret Bakanının “Çayda radyasyon yok” diyerek çay dolu bardağı yudumlaması medyada yer almış, günlerce konuşulmuştu. Tehlikenin son derece ciddi ve korkunç olmasına karşın hiçbir şey olmamışcasına açıklamalar, görüşler havada uçuştu, olay basit bir şekilde geçiştirilmeye çalışıldı. Ama öyle değildi acı gerçek. Ne kadar yalanlansa, ne kadar inkar edilse de Çernobil’ deki patlamanın savurduğu duman ve nükleer küller Karadeniz’in üzerine bir kabus olarak çöktü. Bu kabusun faturası yavaş yavaş bölge insanı üzerindeki dramatik etkisini göstermeye başladı. Bölgede gittikçe yayılan kanser ve diğer hastalıklar, Karadeniz insanını genç yaşlı demeden yaşamdan kopardı, bir çoğunu sakat bıraktı. Tehlikenin ne denli büyük olduğu yıllar sonra anlaşıldı, ama iş işten geçmişti bir kere. Hala da çekiyor bu bölgenin insanı, doğası Çernobil’in darbesinden, yıkımından. 30 yıl geçti Çernobil’de nükleer faaliyetin etkileri sürüyor, hala 5 milyon kişi kirlenmiş alanlarda yaşıyor. Ukrayna, Belarus ve Rusya’da Çernobil’den etkilenen bölgelerdeki insanlar hala radyoaktif bulaşmış gıdayla besleniyor. Patlama olduğu sırada 10-14 yaşında olup Çernobil’den etkilenmiş bölgelerde yaşayanların trioid kanser oranları, etkilenmemiş bölgelerde yaşayanlara oranla 10 kat daha fazla. Çernobil’deki patlamadan ders alınmaz bir şekilde nükleer enerji sevdası bir türlü bitmiyor. Yapımı süren Mersin Akkuyu’nun yanı sıra Sinop-İnceburun ile İğneada - Trakya’da yapılması öngörülen projeler değerlendiriliyor. Türkiye 2022 yılında nükleer enerji üretmeyi amaçlıyor. Dünya çevre dostu, güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerjiye ağırlık verirken, Türkiye nükleer santral peşinde koşuyor. 40 yıldır nükleer santrallere sahip Almanya , 2022 yılında bu santralleri kapatmayı planlıyor. Almanya nükleer santrallerin yerine Türkiye’den da az sahip olduğu güneşe yöneliyor rüzgarla çalışan yatırımlara öncelik veriyor. TEMA’nın araştırmalarına göre, Almanya’da nükleer santrale yakın yerlerde, çoğunlukla çocuklarda kanserde yüzde 67, lösemide ise yüzde 117 artış oldu. Nükleer santralin tehlikesini, sağlığa olan olumsuzluğunu Almanya’daki bu acı gerçek açıkça gösteriyor Son derece kirli, pahalı ve tehlikeli olan nükleer santraller yerine, bol potansiyele sahip güneş ve rüzgar enerjisine yönelmeyi nedense ıskalıyor Türkiye. Bu yetmezmiş gibi tam bir doğa ve canlı katili olan termik santrallerin sayısının artırılması planlanıyor, yenilerinin yapılması düşünülüyor. Nükleer enerjinin iddia edildiği hiç de ucuz olmadığını açıklıyor uzmanlar. Bu tesislerden üretilecek enerjinin rüzgar ve güneşe göre kat kat daha pahalı olduğunu bildiriyorlar. Uzmanlar, yenilenebilir enerjinin hem güvenlik hem de atık riski bulunmadığına dikkat çekerek, tüm bu etmenler dikkate alınarak nükleer enerjiye karşı çıkılması gerektiğini belirtiyorlar. Öyle ya, Çernobil gibi acı bi tecrübe, dünya ülkelerinin vazgeçmesi, yaratacağı tehlike, yayacağı radyasyon ve en önemlisi pahalı olması ortada iken neden bu ısrar nükleer santrallere. Ülkemizde fazlasıyla bulunan güneş, rüzgar ve sudan neden daha fazla yararlanılamıyor? Eğer bu nükleer santraller kurulur, 80 tane daha yeni kömürlü santral yapılırsa ne olur Türkiye’nin hali? Hiç düşünebiliyor musunuz?
Yazan:Şükrü KARAMAN NOT: Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan Çavuşlu Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Piyasayı da Vurdu - 03/10/2017 |
Piyasayı da Vurdu |
Fındıkçı Kan Ağlıyor - 14/09/2017 |
Fındıkçı Kan Ağlıyor |
Fındıkta Yine mi Hüsran? - 15/08/2017 |
Fındıkta Yine mi Hüsran? |
Çavuşlu Boğuluyor - 04/08/2017 |
Çavuşlu Boğuluyor |
Fındığa Cenaze Namazı - 25/07/2017 |
Fındığa Cenaze Namazı |
ÇAVUŞLU'YU BEKLEYEN TEHLİKE! - 19/06/2017 |
ÇAVUŞLU'YU BEKLEYEN TEHLİKE! |
ÇAVUŞLU ÇÖPLÜĞE YENİLDİ... - 12/05/2017 |
ÇAVUŞLU ÇÖPLÜĞE YENİLDİ... |
Deniz Alarm Veriyor - 15/04/2017 |
Deniz Alarm Veriyor |
Fındık Yerlerde Sürünüyor - 03/03/2017 |
Fındık Yerlerde Sürünüyor |
Devamı |