Giresun siyaset arenasında, “Ben bitersem, Giresun’da herkesi bitiririm”diye salvolar atılıyormuş dahası, ”Beni satanı satarım” salvosu da bonus.

       Özel İdare imkanlarıyla yapılan kum-çakıl tesisi için zamanında ‘yapmayın’demiştim.

Merkezi hükümet, ‘Yap-İşlet-Devret’ sistemini tercih ederken bizimkiler tam tersini yaptı.

       Devlet yapsın, biz işletelim.

       Bizimkiler derken aman onlar bizdenmiş gibi algılanmasın, söz gelimi bizimkiler.

       CHP’ninkiler diyelim.

       Şimdi de CHP’liler alınacak.

       Durum anlaşıldı, biraz daha açık konuşalım.

       AKP içindeki CHP aşıkları.

       AK Parti’nin AK’ını kara edip, KALKINMA kelimesini şiar edinenler.

       Devlet imkanı ile yapılan konkasör tesisi, sessiz sedasız görünür-görünmez birilerine kiraya verilmiş, pardon alınmış.

       Görünenin kim olduğunu bilmem ama görünmeyenin kim olduğu dilden dile konuşuluyor.

       “ALO, sesim gelür mü?” 

'Alo' dedik anlamadınız mı?
Biz duyduklarımızı yazalım da vebalde kalmayalım.

       Rant kavgasına bakın ya, savaş sonunda bile böyle şerefsiz ganimet kavgası yaşanmamıştır.

       -Ben yaptıracağım, sen yiyeceksin öyle mi?

       -Hadi lan, bu zaman kadar yediğin yeter be, bu benim olacak.

       -Bana vermezseniz, ben de sizi yakarım.

"Beni satarsanız, alayınızı bitiririm" salvosu tutmuş olmalı ki 'ötmesin' diye fotoğraf karelerine alıyorlar, Kırk haramiler kol-kola ama kokusu yakında çıkarrr...

“Bazı insanlar kitap gibidir, yok satar;

Bazı insanlar da öyle kitapsızdır ki,

Sizi yok yere satar”

       Neyse,

       -Sahilin en güzel yerine görünürün arkasında görünmez olarak çöken sen değil misin, Kurtbeli Geçidinde 700 milyarı okus pokus eden sen değil misin, yolunmadık devlet mütahidi bıraktın mı?

       -Konkasör benim olacak, ben siyaset uğruna dairemi satarken sen helikopter sahibi oldun ulen.

Bu diyaloglar sürer gider, biz şu tehdit ve  kanat altına alma meselesine dönelim.

       “Gel küçük ağabeyinin kanatları altına gel, büyük abin senin maharetlerini duymuş seni gebertir; Ben seni kanatlarımın altına alırım, siz benim en iyi adamlarımsınız, artık ağabeyin ben olacağım dünüüürrrr”

       Adam var mı çevrende hiç, adam olanın seninle işi ne?

Olsa olsa fotoğraflarda görüldüğü gibi çakallar girer kanatlarının altına!

       Nöbetçi asker nöbet yerinde uyumuş, devriye subayı yakalıyor ama subay zil-zurna sarhoş; nöbetçinin tüfeğini alıyor ve tekmeleyerek kaldırıyor.

Alkol bu, şişede durduğu gibi durmaz.

Askere, “çök ve mıç” diyor,

Nöbetçi bakıyor subay sarhoş, ne yapacağı belli olmaz, mecburen yapıyor ama işin devamı var;

“Ye bakalım” diyor subay.

Asker yiyor yemesine ama…

O gün, bu gün, asker her nöbetinde  malum subayın devriyesini bekliyor.

Asker nöbet noktasında dimdik ayakta, malum subay zil-zurna sarhoş devriye geziyor; 

“Dur, parola” diye soruyor asker.

Subay, “ne parolası lan, beni tanımadın mı?”

Hazneye mermi sürülüyor, “Vururum, parolayı söyle”

3 kere soruyor cevap yok, “Çök ve mıç bakim”

Sarhoş subay bakıyor post delinecek, mecburen mıçıyor.

"Sen misin bana yediren, hadi ye bakalım"

Ertesi gün oluyor, subayın aklı başına geliyor, duyulursa skandal; çağırıyor askeri barış çubukları yakılıyor.

O gün, bu gün subayla bizim asker kol-kola dolaşıyor.

Bu tuhaflığı görenler hayretler içinde subaya soruyor, “Bu asker senin kardeşin mi, akraban mı yoksa kayınçon mu bu ne samimiyet?”

"Akraba-makraba değil ama hiç sormayın biz bununla ne moklar yedik!"

       Şimdi anladınız mı birilerinin neden kol-kola gezdiklerini… 

       Sanayii'den SEKA arazisine, SEKA'dan Kurtbeline, Kurtbeli'nden Harşit Çayına, Harşit Çayı'ndan Yavuzkemal'e; Yavuzkemal'den sahil dolgu alanlarına...

       Korkarım Giresun elden gidecek !!!

Not: Hikayenin askeri kısmı Türkiye’de yaşanmamış, tamamen uyduruktur; Ana hikayedeki yer ve parti isimleri, mevzuu anlaşılsın diye temsilidir. 2013 yılı Türkiye'sinde bu ve benzeri olayların olmasının mümkünatı yok. Özellikle Giresun gibi tüğsüz yetimin hakkına yan gözle bakanın olmadığı bir şehirde...

NOT: Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan www.cavuslu.org  Çavuşlu  Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.