Ayhan EYİKOÇAK
ay-han@superonline.com
İRADENİN GÜCÜ
10/09/2012 - Anladın mı? diye soruyor patron -Anlamadım. -Şimdi de anlamadım dersen............., Anladın mı? - Yine anlamadım. - Tuttuğum gibi pencereden aşağıya atarım şimdi seni. (Şakayla karışık) Şakaya karışmış niyetin barındırdıkları, insan onurunu zedeleyen bir içerik taşıdığı mesajını veriyor. Yapılacak tek şey kalıyor, çantayı takıp koluna gitmek sadece. Kalakalıyor patron geride .....mahcup. Birbaşka yer birbaşka patron hışımla girer içeri, -Rezil oldum, elimde parçalandı maket....... -........... Aşağılayıcı sözler ve hakaretler sıralanır ard arda. -............. Bir düğüm düğümlenir insanın boğazında, duyulanların acısından. Gözyaşları bedeni korumak için savunmağa geçer. Sakileştiricisini salar damla damla........sessizce. Suskunluğun bitişi olmak gerek ertesi gün. - Günaydın, odama geçmeden önce sizinle konuşmak istiyorum. Eğer bir hata yaptığımda bana böyle davranacaksanız ben çalışmağa devam etmeyeceğim. Ben, işe girerken size hata yapmayacağıma dair söz vermedim, ayrıca bu hatayı da isteyerek yapmadım, bu benim ilk işyerim, tabii ki hata yapabilirim. Sizin zor durumda kalımanızı istemezdim. Üzüldüm. Ancak tüm bunlar bana böyle d-................. Bu kez susan başı öne eğik patron.vranacaksanız odama geçmeden işten ayrılacağım. - Özür dilerim. Beklenen cevap alıınmıştır. Odaya gitmek, çok sevdiği işinin başına oturmak zamanı. Bir başka işyeri, bir başka patron, Yemek vakti...... toz toprak yanıbaşında derme çatma yemek masasının. Çöp asansörü inip çıkıyor....kağıt tozları ile karışık oturuluyor sofralara günlerce. Çingene kızlarının günboyu soludukları yapışkanların zararları yetmiyormuş gibi sanki. Üst katta dayalı döşeli kapalı odalarda yenen yemekler..... bu kadar fark neden? Susmak mümkün mü görüp de? En azından temiz ve kapalı bir yer yapacak, bir yemek masası koyacak kadar para yok mu kasalarda, koskoca fabrikada. Yoksa yüreklerde sevgi olmadığından mı yaşanıyor bütün bunlar?. Aşağıdaki böyle iken, yukarıda rahat oturmak nasıl bir insanlık hali olsa gerek. Tık...tık.. -Gelebilir miyim? Bir konuyu konuşmak isterim. -..... - Yemek yediğimiz bölümü daha sağlıklı hale getirmek gerekir, çöp asansörünün altında yemek yemek....tozlar uçuşurken........yazık bu insanlara....öyle luks birşey değil olmak gereken .....ya asansörden uzak bir köşe ve bir temiz masa veya kapalı bir bölüm. -........ Cevap yok söylenenlere. Bir süre vermek gerek düşünsünler diye patronlara ......Sabırla beklemek gerek 'belki bir gün...' diye. Birazcık değişim görse insan iyi hissedecek kendini belki, yapabildikleri bu diyecek. Yine de çabaladılar , önemsediler, değer verdiler diyecek. Ya da bir açıklama bekleyecek, gerekçelerden bahseden. Suskunlukları takip eden durgunlukları bozmak gerekir birgün. tık..tık. - Gelebilir miyim? Firmanıza katacağım ve firmanızdan alacağım birşey kalmadığı kanısıyla ayrılıyorum. -............... Suskunluk karşılık veriyor söylenenlere yine. Veda zamandır artıkı masadaki kartonlara, boyalara ve ...... matbaa kokusuna. Kim neyi kaybettiğini düşünmeli. Bir işyeri patrondan oluşmayacağı gibi, sadece işçiden de oluşamaz. Biri olmadan diğeri varolamaz. Önemli olan bunun farkına varmak.....ne sendikalara ne grevlere ne baskılara gerek yoktur gerçekte. Tavır koymak gibi bir tarz geliştirmek gerek. Bilmeliyiz ki kimse kimseye, istemediği birşeyi yaptırmak gücüne sahip değildir. Ortada bir yanlış varsa bu yanlışa ortak olup olmamak kişinin tecihine bağlıdır. Kişiyi, başkalarının yaptıklarından daha çok, kendisinin ne yaptığı ilgiledirir. Kişi izin vermedikçe, kimse onu üzemez, ezemez, kullanamaz, rahatsız edemez, çalıştıramaz hatta yönetemez. Hiç kimse, kimseyi istemediği koşullarda çalışmak ya da yaşamak zorunda bırakamaz. Sömüremez de...... Birey boyutundan ulus boyutuna kadar da durum aynıdır. Bireyler gibi ulusların da sahip olduğu bu güç, gerektiğinde devreye geçerek savunur kendini. Ülkesini sömürüden kurtaran Gandhi'nin yöntemi aynı şeyi anlatır.....Kimse istemediğiniz bir şeyi yaptırmak gücüne sahip değildir. Yeter ki bunun bedelini ödemeye hazır olun.... ucunda ölüm bile olsa.... ''Güç fiziki kapasiteden değil, boyun eğmeyen iradeden gelir.'' der Gandhi Ayhan Eyikoçak 9.9.2012 Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan www.cavuslu.org hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
MEĞER TÜRKÇE - 28/12/2015 |
MEĞER TÜRKÇE |
MEĞER - 27/11/2015 |
MEĞER |
BAŞARININ SIRRI - 19/10/2015 |
BAŞARININ SIRRI |
DEV FIRILDAK - 15/07/2015 |
DEV FIRILDAK |
DUR- DUR - 21/05/2015 |
DUR- DUR |
PİNA - 11/01/2015 |
PİNA |
TÜRK'DEN ÜRK - 17/08/2014 |
TÜRK'DEN ÜRK |
EŞSİZLİK - 07/08/2014 |
EŞSİZLİK |
KÖTÜNÜN İYİSİ - 31/07/2014 |
KÖTÜNÜN İYİSİ |
Devamı |