• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cavuslutesisleri
  • https://twitter.com/cavuslu_org
Üyelik Girişi
ÇAVUŞLUDAN
Facebook ta ÇAVUŞLU HABER

ÇAVUŞLU DA DÜĞÜN TARİHLERİ
GİRESUNSPOR

GÖRELESPOR
GÖRELEYİ CANLI İZLEYİN
İLLER ARASI MESAFE
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
NAMAZ VAKİTLERİ
Hava Durumu
google Reklam
Site Haritası

sanalbasin.com üyesidir

Ayhan EYİKOÇAK
ay-han@superonline.com
AB MASALI
11/07/2012

 

''Radyo reklamları AB reklamı yapıyor, halkın desteği gerekli diye...... Kazanımlar anlatılıyor bir bir. Bir insanın yalan söylediği, yaptığı açıklamaların çokluğundan anlaşılırya, aynı durumu yaratıyor açıklananlar. Altında bir değil binlerce bit yeniği var mesajı veriyor alt beynimize.

Birileri açık açık yazıyor aslında sevr denen oyunun günümüze uyarlanışı olduğunu. Belediye işbirliği ile düzenlenen seminerlere katılanlar, birbirlerine ne verecekler? AB fonlarından yararlanalım, nato'ya ne kadar muhtacız, nato'nun silah gücü, olası düşman tehditler derken, durdurmak gerekiyor söylenenleri.

Türklerin laçkalığını, sahtekarlığa yatkınlığını, istilacılığını, batılıyı korkuttuğu için savaş araçlarını üretiminin nedenleri olduklarını..........anlata anlata bitiremiyor batıdan burs alarak okumuş çok akıllı hocalarımız. Yaşadıkları ülkede oradan Türk'ler nasıl görünüyormuş onu incelemişler. Ya buradan batı nasıl görünüyor sorusu saklı kalıyor dinleyici koltuğunda.

Tarihimizi anlatan hocanın yanılgısı, devam etmemeli artık. bilinmeli ki Türkler'in tarihini batılılar kendi bakış açılarıyla yazmış ve bize de okullarda eğitim öğretim adıyla öğretilmiştir. Atatürk ''hakikat nerede şiirinde buna dikkat çeker. Tarih yazanların, tarih yapanlar kadar gerçeği anlatmak gereğine de....

Durur dinler batıdan gelen Türk hoca. Türkler hakkında sana söylenenlere inanma, araştır'' sözü de bir kez daha yerini bulur. Tarihteki olayların yanlış yorumlanışına da vurgu gerekir. Viyana'ya dayanan barbar Türkler diye tanımlananların, gerçeklte protestanları katoliklerden kurtarmak ve güvenliğini sağlamak için bulundukları başka bir yorumudur aynı olayın. Türkler Bizansın başkentini işgal etmişler, eğer fatih öldürülmeseymiş roma'yı da alacakmış batılı gözüyle. Türk korkusu yüzünden, hala Avrupa'da çocuklara bir balon şişirilir diyor dinleyenlerden biri ve çocuklara hedef gösterilir.

Türklere barbar diyenlerde Barbara ismine dikkat çekerek, hatta 'söz sahibine aittir'i de ekleyerek, bar bar bağıranları anlattığı, aslının da Türkçe olduğu, hatta Türkçenin tüm dillerin dee kökeni olduğunu da, Atatürk'ün tarih ve özellikle de dil ile uğraştığı dönemde öldürülüşünün önemini de paylaşmak gereklidir dinleyici koltuğunda.

Batılını Türk korkusunu anlatırken yine durdurulmalı hoca, Martin Luther King'in tanımıyla. ''Türkler yanlış yapanları durdurmak için yaratılmıştır'' sözü ortaya konmalı.

Yanlış yapmayanların korkusu neden olsun ki?

Dikkatle dinliyor hoca. Batılıların en zeki çocuklarımıza burs verilerek alınıp, yanıltılarak tekrar ülkelerine gönderilişlerine tanık olunuyor hepbirlikte. 'Biz de aşılanmışız' gibi bir söylem dökülüyor ağzından, koluna bakarken.

'Biz Türkler bakın nasıl da aldatıyoruz' derken genç hoca, durduruyor dinleyici koltuğundaki.'onlar Türk değil hocam' sesi. Duraklıyor hoca.... aldatılmış Türkler diyelim onlar' diye ekleniyor koltuktan. 'O halde ben de' itirafı çıkıyor ağzından.

Türkler nuh efsanelerinde 'Çok akıllı ve edepli' olarak tanımlanırlar....

AB fonlarını kullanmayarak, batıyı şaşkınlığa iten ve aptallıkla yorumlanan bu tutum, Türklerin haysiyetli oluşundan kaynaklanır. 'Ben emir almam' söylemi yerine oturur yine.

'Emir almam, kömür alırım' iması duyulur mırıltı halinde.....İnsanları fakir bırakır, bir de ahlakını bozarsanız 'ben adamın zenginini severim'' diyen cumhurbaşkanıyla, sorumlunun kimler olduğu bulunur.

Atatürk Türkleri 'yüksek ahlaklı' diye tanımlar. Örneği de kendisidir görebilenlere.

Genç hoca öğretilen bilgilerini paylaşırken, ahlaksızlarının ardına 'ama bize yakışmaz' sözünü de ekler.

Ülkeler arasında dostluk yoktur, çıkarlar vardır' söylemini benimsemiş, tekrarlarken, yine dur işaretini verir el. Bu ingilizlerin Atasözü, bizim değil.... kişisel ve toplumsal tüm ilişkilerin değerler üzerine kurulmak gereği ağır basmalıdır İngiliz atasözünden.

Batı da dalga geçer gibi söylenen her on yılda bir darbeden bahsedenler, neden bir on yılı atladığımızı da sormuşlar hocaya.... dinleyici koltuğu soruyor yavaşça, 'onlara sorsaydınız nedenini'. şaşkın ve anlamlı bakıyor sorulan soruya.

Molada bir adam yanaşıyor sorunun yanına.... neyi kastedtiniz, amerika mı?

-Nato'ya ne zaman girdik.?

-Bilmem,

-1950' de göbeğimiz bağlandı dedi hoca.... Nato'ya girdiğimizden bu yana ordumuz nato'nun emrinde.

-Menderesi niye peki, onlara hizmet ediyordu?

-Karşı çıktıkları zaman..,

- ?

Topluca bayan hafifçe soruyor molada.

- Atatürk öldürüldü mü dediniz?

- Evet

-Masonlar mı?

-Doktoru, civalı bir ilaç, karaciğerin yıpranışı sonucu hızlandırılan ölüm.

- Dedem....dedem Atatürkün ölüm raporunu yazan benim dedem.

-Dedenizin adı ne?

-..............

- Belki dedeniz bilmiyordur, belki yanıltılmıştır, belki de baskı vardır üzerinde, tehdit edilmiştir. Beni Türk doktoruna emanet edin' sözü işaret ediyor bize. Doktorunun biri Fransızmış.

-Amcam'a bir sorayım, pek güvenmem ama....

- Onu öldürmekle, yalnız Türkiye değil, dünya kaybetti. Onu rehber alsaydılar, dünya barışı sağlanırdı.

Kalkınma ajansının faaliyetleri anlatılırken heyecanla, bir soru dikiliyor karşıya.

-Kalkındırılan bir ülke var mı bu yolla?

-Yok.

Demokratik bir ülke, demokrasi,si..si..si.. dendiğinde.

-Demokrasinin anlamı ne?

-Bir ideal sadece.

Demokrasiyle yönetilen ülkelerden bahsederken hoca,

-Demokrasiyle mi yönetiliyorlar? sorusu atıyor kendini ortaya.

-Para lobisi yönetiyor hocam diyor cevap.

Demokrasi adına sunulan şey, bir toplumun beyin takımını yok etmek gibi ..... Sivil toplum kuruluşları kanalı ile istediğini hükümete yaptırmak yolundan başka birşey değil. Tıpkı bir insan gibi, beynini çıkarırsanız, hiçbir organ işlevini yerine getiremez. Ancak küresel para babalarının yönettiği, dernek ve sivil toplum kurulluşları aracılığı ile isteklerini gerçekleştirirler. Söyler misiniz, sivil toplum adına konuşanları kim seçer, hangi bilgi ve birikimle donatılmışlardır bunlar? Bu STK' lara para vermezseniz giremezsiniz. Temel para üzerine oturur onlarda.

-Devlet toplumun beynidir, 'başkan olacak insanlar güvenilir ve yetenekli olmak gereklidir.' der Atatürk. Yetenek de pek çok niteliği içerir. Çoğunluğun doğruyu bildiği inancına dayanan yanılgıdan kurtulmak gerek. Yeterliliğe sahip kişiler arasından seçmek hakkı akla uygundur ancak.

-Ne önerirsiniz?diyor hoca.

-Doğaya bakalım, nasıl işliyor, beyni incelemek gerek, işleyişini.

-Başlıbaşına bir konferans konusu.

Şiddet konusunda kadınların konuşmayışından dolayı şikayetler atılıyor ortaya AB toplantısında.

Susmanın yüceliği çıkıyor özlü sözlerle,

Ağzını hayra aç,

Gördüğünün üstünü ört, görmediğini söyleme,

Başkalarının kusurlarını örtmekte gece gibi ol,

Gençlere şeytandan bahsetmeyin, merak ederler,

Başkalarının kusur ve ayıplarını ortaya çıkaranlar, bunlar doğru bile olsa, özde kendileri kötüdürler.

Susmanın derin anlamını kavrar gibi oluyor batıdan yana olanlar.

Susmak karşısındakini düşünmeğe davet eder. Çok güzel, çok anlamlıdır...'Söz gümüşse sükut altındır'sözümüzde anlatır bizi.

-Bu, sorunları çözmemek anlamına gelmez, sorun ilgili merciye iletilir ve beyin takımı çözüm üretir.

 

AB'nin yasalarını överken yanıltılanlar, çocuğuna vuran aileden çocuğun alınışını anlatmakta.

-Ne kadar doğru? sorusu cevap bekliyor şaşkın.

-Ya dayak yiyen kadınları evden alıp, mor çatıların altına getirince sorun çözülüyor mu?

Dayak atanı almak gerekmez mi, onu buna iten nedeni bulup iyileştirilmeden çözüm bulunmuş sayılır mı?

-Doğru. diyor biri arkalardan.

AB bizi eğitimsiz olduğumuz için istemiyor......muş.

-Bizim eksiklerimiz olabilir, tüm bunlar planlı bir oyunun sonucu, ancak onların da daha önemli bir eksiği var, yüreklerinde sevgi yok.

Nato'nun gücü, silahları, öldürülebilenlerin sayısı...vs...devam ederken, içinde kabaran söylem, taşıyor, ''Durun hocam, artık savaştan değil, insanlıktan konuşalım.

--Ama gerçekleeer.....diyor biri oradan.

-Bunları hepimiz biliyoruz zaten, zamanı 'nasıl insan oluruz',buna harcayalım.

Nato ve barış,....gülünç.

Dünyada barışı sağlayacak olan, Yurtta barış, dünyada barış ' söylemi ile Atatürk gibi bir önderi olan ulusa ait olabilir ancak.

-Ben Atatürk'ün içki içişi ve çapkınlığını seviyorum diyor, duruşu ve gülüşü doğru olmayan adam.

Rakı içerek, beyninin yaratıcı ve çözüm üreten kısmını kullanarak, ülkesini kurtaran bir başkasını soruyor soru doğru durmayan adama. Donup kalıyor olduğu yerde....

Partilerin AB'ye yaklaşımları anlatılyor uzun uzun......

-Hocam halka sordunuz mu?

Salondaki kişilerin sayısı veriyor cevabı......tek tük aralara serpilmiş beş on kişi.....kimileri AB' nin yanlışlarını durdurmağa kendinden yetkili.

Bu birilerinden biri, 'bir projem var, dünyayı yöneten para lobisindekileri eğitelim, sevgi, saygı, duyarlılık, adalet, doğruluk, dürüstlük..........derken,

-AB ona para vermez ki!

Laf arasında geçen, bazı sayfaları boş bırakarak başkalarınca doldurmanın avantaj olacağı bilgisinin suistimallere ne kadar açık olduğu konusunu konuşmağa zaman yetmiyor.

Standar salatalıklardan bahsederken, standart insanlara gönderimin farkına varılıyor mu bilmem AB normu adına.

-Biz değerlerimizi farkederek, Türk normlarını yaratarak örnek olalım, onlar bize gelsin üye olmak için....yurtdışındaki beyinlerimiz de gelsin.' sözü atlıyor ortalığa.

Eşcinsellerin hakkı konusu da serpiştiriliyor ortalığa, beğenirsiniz, beğenmezsiniz diye. Yine zaman yok anlatacak. Sadece 'bu konular, üzerinde çok iyi düşünmeyi gerektiren konulardır ' cümlesi duruyor karşıda.

Batının uyguladıkları, doğru çözümleri batılıların bulamayacağı kanısıyla kanıtlıyor kendini.

STK'ların pozisyonlarının suistimale ne kadar açık olduğuna işaret eden Atatürk de bir kez daha, özellikle kimsesiz çocuklara yardım etmek adı altında, art niyetlerine alet etmek tehlikesiyle ifade bulur söylemlerin arasında.

- Aman aman, aman ha hocam dikkat etmeliyiz, çok dikkat etmeliyiz.

Bir kızılderili öyküsü sonlandırır toplantıyı, bir varmış, bir yokmuş diyerek;

Dede torununa anlatır........... Şurada çok fakir bir aile yaşardı, beyaz adamlar geldi, onlara para, tohum ve alet edavat verdiler. Bir süre sonra durumları düzeldi, tarlaları ekin doldu. Ertesi gün o aileyi bir daha gören olmadı... Birleşik devletler bayrağı dikilmişti.

İşte AB masalı bu!

Ayhan Eyikoçak

11.7.2012

Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan www.cavuslu.org  hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. 



1962 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

MEĞER TÜRKÇE - 28/12/2015
MEĞER TÜRKÇE
MEĞER - 27/11/2015
MEĞER
BAŞARININ SIRRI - 19/10/2015
BAŞARININ SIRRI
DEV FIRILDAK - 15/07/2015
DEV FIRILDAK
DUR- DUR - 21/05/2015
DUR- DUR
PİNA - 11/01/2015
PİNA
TÜRK'DEN ÜRK - 17/08/2014
TÜRK'DEN ÜRK
EŞSİZLİK - 07/08/2014
EŞSİZLİK
KÖTÜNÜN İYİSİ - 31/07/2014
KÖTÜNÜN İYİSİ
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi16
Bugün Toplam1089
Toplam Ziyaret4277166
NÖBETÇİ ECZANE



   
  

google reklams