Yeşil parkalı adam bazı tarihlerden bahsediyor ''biliyor musunuz'' diyerek,

''Hayır'' cevabının ardından, bilmemkimlerin katledilişi olduğunu anlatıyor. Kimler katletmişler diye sorulduğunda, ''Türkler'' diyor. Öyle mi?..... peki nereden biliyorsunuz Türk olduklarını'' sorusuna cevap........Türkleeeeer, diyor. Türk olduğunu nereden biliyorsunuz sorusu tekrarlanıyor. Duraksıyor yeşil parkalı adam.

''Ben Türk'üm diyebilirler, Türkçe konuşuyor olabilirler, Türk bayrağı taşıyor olabilirler,''...........

Düşüncelere takılı kalan adam irkilerek '' Kardeşi kardeşe kırdırıyorlar'' diyor.

Hah......anladınız.

Kim bunlar?

Oradan başka bir ses tanıdığı birinin deneyimini anlatıyor.

''Tam teröristlerin etrafını sardığımız anda emir geldi.... Bırakın!

-Kim veriyor bu emirleri Türkler adına...... Kimler neler yapıyor Türk kılığında.....Amaçları ne?

Ya Kıbrıs savaşında, kim vermişti yanıltıcı bilgileri (Kıbrıs çıkartması kitabında), Mayınlı denen koyda, yapılan aramada, hiç mayın bulunmayınca........soru işaretleri artıyor insanın kafasında. Çok dikkatli olmalıyız çok.

Yeşil parkalı adam, Türkler'in ermeni, rum ve kürtler hakkında çok çirkin ifadeler kullandığını iddia ederken de kendinden çok emin........

Siz nerelisiniz sorusuna, '' Türk'üm'' diye cevap veriyor.

Elli yılı aşkın yaşamda hiç çirkin bir söyleme tanık olunmadıysa herhangibirileri hakkında, ülkenin üç farklı bölgesinde yaşandıysa bu yıllar, duymadım da söylemedim de deniyorsa karşıda......duruyor parkalı adam yine, durup düşünüyor.....

Atatürk'ün ''Türkler hakkında,sana söylenenenlere inanma, araştır'' sözü tekrar yerini buluyor.('' Hatta Atatürk hakkında da..'') diye eklemek gerekiyor bu dönemde.

Oooo...diyor diğer adam, '' siz sekksen yıl öncelerde kalmışsınız.''Atatürk'ün devri geçti.

Günümüzde onun gibi sözleri olan biri var mı? Varsa itirazım yok.

''Var, çook''diyor.

Söyler misiniz bana da, hangisi? ............Susuyor parkalı adam.

''Yok '' diye cevap veriyor öteki.

O halde, daha iyisi gelinceye kadar, geçmez onun dönemi. Zaten gelmedi ki geçsin....engellendi......

Gözü köşedeki asılı televizyona takılı, hiç futbolcu yetiştiremediğimizden şikayet eden adam, ulvi amaçlar için çalışmak gereğini anlatan Atatürk'ün sözüne verecek cevap bulamıyor, beklerken otobüs terminalinde.

Az sonra, yüreklerinde bir ışık yanıyor, gözlerine yansıyan.

Aylar sonra bir kitapta, Türk'ler hakkında, bir tufan efsanesinde söylenenlere bakınca, -''o çok akıllı, edepli bir insan''*- tanımı onurlandırıyor insanı. Yafes öleceği zaman büyük oğlu Türk'ü yanında oturtarak, diğer çocuklarına, ''Türk'ü kendilerine padişah bilip, sözünden çıkmamalarını söylüyor'' *