Hasan KAMİLOĞLU
kamiloglu15@hotmail.com
Nallıhan Yollarında...
07/06/2012
Beni karşılayan Aysel Ablam; önüme ne kadar çeşit çıkarılabilirse o kadarını çıkardı.... Seyrederken yemyeşil ortamı , tavsan kani çayları üst üste yuvarladık.... Ev sahiplerimize hoşçakalın deyip Akbalık Köyünden hemen yanındaki Akyazıya doğru yollandık. Akyazı, Dokurcun derken dağlara sardık... Aslında Mudurnu-Akyazı arasında duble yol yapılmış.. Yol da çok rahatmış ama biz eski yolu tercih ediyoruz tabiatı doya doya seyreyleyelim diye. Nasıl bir yeşil sardı her yanımızı anlatılası değil. Yeşil bizi hem sarmalar hem boğarken dayanılmaz bir haz alıyorduk bulunduğumuz ortamdan.... Ormanların ve köylerin içinden kıvrılarak giden yol boyu güzellikleri seyrederken bir anda Taskesti'ye geldik. Taskesti Mudurnu’ya bağlı bir kasaba. Tas kesti'yi arkamızda bıraktıktan az sonra Karayolları Tabelası çıktı önümüze..... "Mudurnu-Nallıhan" Direksiyonu Nallıhan’a çevirdik... Yalçın ve çıplak kayalıkların arasından hızla akıp geçtik... Sakarya Nehrinin bir kolunun oluşturduğu vadide ilerlerken Ankara Il Siniri Tabelasını gördük.. Kısa bir süre sonra da Nallıhan’daydık. Girişteki tabelada Nüfusunun 12000 civarında olduğunu gördük.. Yol boyu kıraç kayalıklar yerini kıpkırmızı topraktan fışkırmış yeşil çam ormanları ile kaplı yamaçlara bırakmıştı.. Nallıhan; içinden geçen ırmak sayesinde bağ ve bahçelerle doluydu. İlçenin hemen girişinde "Orman İsletme Müdürlüğü" tabelasını görünce Müdürlüğün Sitesine girdik.. Yolculuğumuz yaklaşık iki saat sürmüştü Akyazı’dan bu yana. Nallihana gelme nedenimiz kısa bir süre önce Gölcük'te görev yaparken buraya "Orman İsletme Müdürü" olarak atanan hemsehrimiz Zekeriya AY'i ziyaret etmekti. Hayırlı olsun temennileri ve çeşitli ikramlar sonrası, yola koyulduk.... Zekeriya bize kısa bir program yapmıştı.. Ilk durağımız Emremsultan köyü idi. Köyde Tabduk Emrenin Türbesi vardı. 13. yy. da yasamış olan döneminin Hacı Bektas Veli, Mevlana ile birlikte en büyük Din,felsefe ve bilim insanlarından biri olan Tabduk Emre Yunus Emre’ye de Hocalık yapmıştı.. Bir zamanlar koca bir Dergâh tan geriye Türbesi ayakta kalmıştı. Melengiç, ardiç ve çam ağaçlarının arasından merdivenleri tırmanıp ziyaretimizi tamamlıyoruz. Hemen karsımızdaki kıraç arazi dikkatimizi çekiyor. Orada olmaması gereken koca koca kayalar serpilmiş karsı yamaca. İsletme Müdürü Zekeriya AY bu tasların Yunus EMRE Dergâhı terkederken ayaklanıp Yunus'un peşi sıra yollara düsen kayalar olduğunun söylendiğini anlatıyor. Tasların toprakta devam eden uzantılarının olmadığını da ekliyor. Hava oldukça sıcak karsı yamaç hem uzak hemde epeyce dik.. Yakin zaman da okuduğum İskender PALA'nın "OD" isimli Yunus Romanı geliyor usuma. ''Romanda Yunus'un Odun toplama ve Dergâha tasıma çilesi yıllar, yıllar boyu devam eder. Yunus bungunluğa düşer ve Hocasının kendinden umudu kestiği düşüncesi ile Dergâhı terk eder ve yollara düşer''. Demek ki tasların durumundan halk Yunusun ardı sıra giden taslar söylencesini çıkarmış ve yüzyıllardır söylence hayat bulmuş ve günümüze değin ulaşmış. "Kim bilir belki de gerçekten ayaklanmıştır taslar" Bu arada Menengiçin de Yabani Antep Fıstığı ağacı olduğunu belirteyim. İsletme Müdürü, Müdürlük olarak yıllık 1.000.000 adet fidan üretme olanaklara olduğunu, bu sene melengiç fidanı yetiştirerek yörenin ağaçlandırma sorununa çözüm getirirken halkın da bu yabani fıstık ağaçlarını aşılayarak önemli bir geçim kaynağı oluşturacağını söylüyor. Ne mutlu Nallıhan Halkına ki böylesine uzak görüşlü ve halkın sosyal olarak kalkınmasına kafa yoran yöneticileri var. Biz yıllardır nelerini gördük... Köye gelirken yolun her iki yanında dişbudak ağaçlarını gördük. Böylesine su açığı bulunan mıntıkada dişbudağın nasıl hayatta kalabildiğine şaşırıyoruz. Adapazarı’nda taban suyunun yüksek olduğu yerlerde yetişen bu ağaçları 1959 yılında Sarıyer Baraj ının inşaatını yapan Alman Mühendislerin diktiğini öğreniyoruz. Yaklaşık elli yasında hayata tutunmaya çalışıyor dişbudaklar.. Ama elli senedir tutunabildilerse bir elli sene daha yasarlar elbet. Yola da ayrı bir güzellik katmış bu ağaçlar. Zekeriya barajda görelim dedi ancak hem mesafenin uzunluğu hem İlçe de görülecek yerleri görme ve geceye kalmadan dönebilmek düşüncesiyle başka bir yoldan doğanın bizlere sunduğu görsel şölenin tadını çıkartarak Nallıhan’a vardık. Orman İsletme Müdürlüğünde öğle yemeğimizi yedikten ve üçer bardak çaylarımızı içtikten sonra şehri turlamaya başlıyoruz. İlçe içinden geçen Nallı Çay’ın her iki yakasında dar bir alanda uzanıyor. Bir çok tarihi eser göze çarpıyor. En çarpıcı olanı ise Nasuh Pasa Camii. Yapımı 1600’ lü yıllara dayanan cami yıllar içinde bir çok kez restore edilmiş. Yıkılmak üzereyken 1911 yılında ilçeye gelen bir Fransız Mimar tarafından yeniden inşa edilen son zamanlarda gördüğü restorasyonla pırıl pırıl parlıyordu.. 1954 yılında Vezir Nasuh Pasa tarafından yaptırılan koca Han da Halk Kahramanı Köroğlu bir gece konaklar. Ertesi gün yoluna devam eder ancak atının bir nalı Hanin önünde düşer. Nalı bulan Hancı Hanin girişine bu nalı asar. İlçenin isminin de buradan geldiği rivayet edilmektedir. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapar Nallıhan. Çeşitli kazılarda birçok tarihi eser bulunur. Juliapolis antik kentinin kalıntılarının ise 1959 yılında yapılan Sarıyer Baraj gölünün altında kaldığını da öğreniyoruz. Çayirhan da müthiş güzellikte mağaraların mutlaka gezilmesi gerektiginide söylüyor dostlar ancak zaman hızla tükeniyor. Nallihani gezmek için bir kaç gün ayırmak gerekiyor. Zekeriya'ya yazın mutlaka gelip bir kaç gün kalacağımıza dair söz verip yola koyuluyoruz, çünkü gün aksam olmakta. Yol boyu yine görsel şölen izlercesine kayıp giderken arabamız herkeste bir suskunluk,ancak yüzlerde mutlu bir gülümseme var. Dilimde Yunus tan dörtlükler dökülüyor bir anda; “GELIN TANIS OLALIM ISI KOLAY KILALIM SEVELIM SEVILELIM DÜNYA KIMSEYE KALMAZ” |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ORMAN - 10/04/2017 |
ORMAN |
Doğan Güneşe Sevinebilmek - 04/09/2016 |
Doğan Güneşe Sevinebilmek |
Babalar en kutsal varlıklar olan Annelerin gölgesinde kalan gizli kahramanlardır! - 18/06/2016 |
Babalar en kutsal varlıklar olan Annelerin gölgesinde kalan gizli kahramanlardır! |
KİRLENME... - 12/01/2016 |
KİRLENME... |
AVNI YÜCEL HOCA - 07/01/2016 |
AVNI YÜCEL HOCA |
Bu Dünyadan Lütfi TORÇUK Diye Bir Yürek Sevdalısı Geçti - 07/02/2014 |
Bu Dünyadan Lütfi TORÇUK Diye Bir Yürek Sevdalısı Geçti |
MARTI - 12/03/2013 |
MARTI |
ULUHAN’A YOLCULUK... - 13/11/2012 |
ULUHAN’A YOLCULUK... |
SARIÇAM (Pinus silvestris ) - 28/10/2012 |
SARIÇAM (Pinus silvestris ) |
Devamı |