• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cavuslutesisleri
  • https://twitter.com/cavuslu_org
Üyelik Girişi
ÇAVUŞLUDAN
Facebook ta ÇAVUŞLU HABER

ÇAVUŞLU DA DÜĞÜN TARİHLERİ
GİRESUNSPOR

GÖRELESPOR
GÖRELEYİ CANLI İZLEYİN
İLLER ARASI MESAFE
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
NAMAZ VAKİTLERİ
Hava Durumu
google Reklam
Site Haritası

sanalbasin.com üyesidir

Necmi KAYA
necmikaya_28@hotmail.com
BENDEN DUYMUŞ OLUN
19/03/2012

Bazı gazeteciler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Tunus’a yaptığı ziyarette, Yasemin Devrimi’yle Arap Baharı ateşini yakan Tunus’un ilk günden beri halk ayaklanmasının yanında olduğunu söylediğini ifade ettiler.  Eğer bu cümleler doğru ise Suriye Sayın Gül’ün Tunus’u ziyaretindeki sözlerini örnek göstererek “Türkiye muhaliflere silahlı da destek veriyor” iddialarını sürekli tekrarlayacaktır.

Zaten Türkiye’yi yıllardan beri karıştıran ve AKP açılımlarının fikir babası Henri Barkey, İngiliz Daily Telepraph gazetesine göre Türkiye’de 15 bin Suriyeli muhalif, askeri eğitim alıyormuş (!) iddiasında bulunuyor.

Öyle bir kurgu ki adım, adım sindire, sindire.

Aslında beni ne Tunus ne de Suriye ilgilendirmiyor. Yıllardır her iki halkın diktatörlerden gördüğü bu kadar zulüm karşısında olması gerekenler de bu idi. Yani halk ayaklanmaları. Fakat sonu iyi olursa ülkelerine demokrasi ve istikrar gelirse ne ala. Ama başka güçlerin sömürüsü olacaklarsa ne fayda.

Ama bizi her ne kadar Tunus ve Suriye ilgilendirmese de bu iki ülke ile ilişkilerimizin resmi boyutu çok ilgilendiriyor. Birileri de çıkıp bir gün, “siz Arap baharında halk ayaklanmasına destek verdiğinizi resmen açıklamadınız mı? Biz de Kürt baharına destek veriyoruz. Ne var?” derse,  Türkiye altından çıkılması zor bir girdaba girmiş olmaz mı?

Cumhurbaşkanı Gül Tunus’ta bu açıklamaları yaptıktan hemen sonra, iki önemli toplantıya dikkatinizi çekmek istiyorum.

 -Birincisi Aralarında BDP’li vekillerin ve Diyarbakır’da bulunan 51 sivil toplum örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 12 saat süren   “Kolektif Akılla Birlik”  toplantısı. Leyla Zana’nın Kürtçe okuduğu bildiride, Türkiye’ye meydan okuma ve “en kısa zamanda Kürdistan Konferansı toplama” kararı çıktı.

Ayrıca Bildiride ; “Yeni anayasanın oluşum sürecinde ortak mücadele başlattığımızı ve 4 maddelik talebin  anayasaya işlenmesi için milyonlarca imza toplamayı hedeflediğimizi duyururuz.”denildi.

 Özetle Kürtlere idari ve siyasi statü talebini şart koşan bir bildiriye imza koydular!

 -İkincisi ise ABANT PLATFORMU 

 Platform üyesi olan Gazeteci Cengiz Çandar şu önerilerde bulunmuştu; "Kürt sorununun en önemli tanımı, bir devlet sorunu olmasıdır. Kürtlerin devleti yok. 19'uncu yüzyıldan itibaren milliyetçiliğin tarih kulvarına girdiği dönemi yaşıyoruz. Bu bölgenin otokton halkı olan Kürtlerin yok. Kürtler bir devlete kavuşamadığı sürece Ortadoğu'da sorun bitmez. Ya da Kürtler, bölgedeki devletlerden birinde, "Bizim devlete ihtiyacımız yok. Biz burada kendimizi ifade ediyoruz" diyebilmeliler.  İşte bu düşünce tarzında geçen Abant Toplantısında ANAYASANIN BAŞLANGIÇ KISMI, VATANDAŞLIK VE KİMLİKLER ayrıca ANADİLDE EĞİTİM konuları ile ilgili alınan bazı kararlar ise PKK ve KCK yı cesaretlendirecektir.

 Yine yazımızla ilgili bir başka husus ise Diyarbakır’dan yayın yapan GÜN TV. Yaptığı yayın ve yorumlarda “'TC askerleri tarafından Kürtlerin avlanması devam ediyor”gibi cümleler sarf ediyor. Bunun üzerine Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü bir yazıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)'na başvurarak adı geçen TV hakkında suç duyurusunda bulunarak, yayıncı kuruluşa müeyyide uygulanmasını talep etmiştir.  RTÜK, 01.03.2012 tarihindeki toplantısında “ Gün TV'ye yayınlarından dolayı müeyyide uygulanmaması gerektiği yönünde oy çokluğu ile karar almıştır." diye açıklama yapmıştır. Bu karara sadece RTÜK üyesi Esat Çıplak muhalefet şerhi koyarak şu açıklamayı yapmıştır.

  "Karar her şeyden önce RTÜK'ün kuruluş felsefesini inkâr etmek anlamına gelmektedir. Bağımsız bir idarî otorite olmakla birlikte, RTÜK devlet aygıtının içinde yer alan ve kamu idaresinde ifa ettiği rol ile kamu kuruluşu niteliği taşıyan bir organizasyondur. Daha açık bir deyişle RTÜK, söz konusu yayın kuruluşunun masum insanları ‘avlamakla’ itham ettiği devletin bir parçasıdır. RTÜK'ün bu konudaki çekingen tutumu, parçası olduğu devlete yöneltilen bu ithamı zımnen kabul etmek anlamına gelmektedir ki, bu aynı zamanda Türkiye'nin adım, adım nasıl bir kaosa, kargaşaya, keşmekeşe, uçuruma götürüldüğünün de nişanesi olmaktadır."

Her geçen gün aklımız karışıyor. İyi ve kötüyü ayırt edemez durumunu getiriliyoruz.



2593 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

NETEKİM ÖLDÜ - 21/05/2015
NETEKİM ÖLDÜ
je suis Turc - 13/01/2015
je suis Turc
ZARARDAN DÖNEN KARDADIR - 15/12/2014
ZARARDAN DÖNEN KARDADIR
EMEKÇİ KADINLARIMIZ - 07/03/2014
EMEKÇİ KADINLARIMIZ
İYİ BİR SİYASETÇİ NASIL OLMALI - 18/02/2014
İYİ BİR SİYASETÇİ NASIL OLMALI
BEŞİNCİ İZMİR İKTİSAT KONGRESİ - 31/10/2013
BEŞİNCİ İZMİR İKTİSAT KONGRESİ
YALNIZLIĞA MI İTİLDİK! - 28/09/2013
YALNIZLIĞA MI İTİLDİK!
“ VARDAR OVASI” “MİCAN” VE RAKI - 15/08/2013
“ VARDAR OVASI” “MİCAN” VE RAKI
8 MART VE TÜRK KADINI - 06/03/2013
8 MART VE TÜRK KADINI
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam162
Toplam Ziyaret4278197
NÖBETÇİ ECZANE



   
  

google reklams