''Beyni sınırlayan 10 fren'' başlığı altındaki maddelerin ilki;

- Korku

diye başlıyor.

''Mehmet Akif Ersoy bunu biliyor muydu ne?'' diye düşünmeden edemiyor insan.

Oysa birsüredir konusunun uzmanları kanalıyla topluma korkunun gerekli ve sağlıklı bir duygu olduğu aşısı yapılıyor .basın kanallarıyla.

Korkunun kendimizi korumak için gerekli olduğunu anlatmakta birileri. TEDBİR ALIRMIŞIZ EĞER KORKARSAK.

Yani insanlar bir tehlike karşısında sakin bir biçimde tedbir alamazlarmış gibi. Korkunun ardı sıra eklenenbeyni sınırlayan frenlerden ;

-Stres,

-Telaş,

zaten korkunun yarattığı unsurlar değil mi? . O halde daha da çıkmaza doğru gitmiyor mu çözümler? Uzmanları anlatsın...... batılı bakışıyla bakmayanlar. çünkü batılı bakışıyla bakanlar şartlanmışlık kanısı uyandırmakta insanda.

Korku, telaş ve stresle alınacak birr karar ne denli başarılı olabilir ki!

Sanırım sandığımızdan daha derin anlamlı İstiklal Marşımız da. Andımız gibi.... Gençliğe hitabe gibi.....

Kendini üstün irk olarak tanımlamaktan daha anlamlıdır, doğrulıkla tanımlamak. Doğruluk senin için bir değerse önemlidir bu. Üstün Alman .......diye başlayan söylemden farkını kavramak gerek.

Bir diğeri gelişmişlkten bahsedip de '' Kraliçeyi gördün mü'' diye soruyor turis olan birine..... Hangi maddeden yapılmıştır kraliçeler ki! diye düşünürsünüz. Bana değerlerinden bahsetsenize.....Sarayını gösteriyor gelişmemiş ülkelerin insanlarına ve para kazanıyor kraliçe ihtiyacı varmış gibi paraya. Halkı da hala bu devirde gurur duymakta kraliçeyle ve sarayla......

Yıllar sonra pişmanlık duyuyor insan, gidipde kraliçeye iki çift laf etmediğine..... tabiii izin veriliyorsa.

Bir Fransız şairin, hayatı tanımlayan şiiri ''kin'' den bahsediyor.

Neyse değerlerden bahsederken geldik nerelere. Gelelim Gençliğe Hitabe'ye;

-Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Neden?

''Neden birinci vazifemiz oluyormuş?'' diyor biri çıkmış medyada.... Belli ki bir kukla.

Bunun bir dayatma olduğunu söylüyor kukla.

Kuklaya sormak istiyor insan....... Neden acaba?

Susacak kukla.... şaşıracak.... ya da ''buna cevap veremem diyecek''

Belli olacak yüzünden, böyle bir sorunun cevabının öğretilmediği. Kaçar gibi uzaklaşacak yanınızdan.

Türklerin varlığının doğruluğun varlığıyla bir olduğunu anlamak istemeyecek. Yüzyıllardır genetik kodlara, alt beyine kazılmış bilgilere, ilk uygarlığa, ilk, dile, kültüre ve geleneklere, sanatına ve türkülerine baktığında görecek değerleri oysaki...... daha da önemlisi doğruları.

Halk oyunlarındaki sıcaklığı, birliği, dayanışmayı.....

Ne arapların dansözünü, ne de batının barının, diskosunun karanlık ve hastalıklı havasını, ne de seksi, isyanı, nefreti, kavgayı öne çıkaran müzik ve danslarını benimsemeyecektir doğrular.

Bu yüzden birinci vazifemiz, doğruluğu var etmektir. Sadece insanlık için değil, doğadaki tüm canlılar için.....onların da varolabilmekleri için.....

Aksi takdirde örneklerde görüldüğü gibi para uğruna yok edilenlerin, savaşlardaki binlerce insanın dışındaki sayısız canlıların farkına varılabilecek mi? ........ ''Çocuklar ölmesin'' derken barış çığırtkanları, böceklerin, kuşların, çamların, balıkların çocuklarından bahsetmiyorlar.

Değişim kaçınılmazdır diyen kapitalistler, bahşedilmiş bir cennetin, cehenneme dönüşünün farkına varamayacak durumda kendi yaşadığı bedeni yok etmekte. Bedenin bağışıklık sistemi harekete geçer ise, kurtulmak şansı vardır.

Bedendeki mikropların belli düzeyde tutulmak gereği vardır. Bunu doktorlar iyi bilir. İşte Türk'lere düşen görev bu olmak gerek ki dünyamız varlığını sürdürebilsin......

Birinci derecede kendini ya da çocuklarını düşünmek konusunu bir kez daha düşünmek gerek....... Birinci vazife neymiş?

Ayhan Eyikoçak

10. 2. 2012