• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cavuslutesisleri
  • https://twitter.com/cavuslu_org
Üyelik Girişi
ÇAVUŞLUDAN
Facebook ta ÇAVUŞLU HABER

ÇAVUŞLU DA DÜĞÜN TARİHLERİ
GİRESUNSPOR

GÖRELESPOR
GÖRELEYİ CANLI İZLEYİN
İLLER ARASI MESAFE
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
NAMAZ VAKİTLERİ
Hava Durumu
google Reklam
Site Haritası

sanalbasin.com üyesidir

Ayhan EYİKOÇAK
ay-han@superonline.com
ANA - YASA
01/02/2012

 

Ana- yasa,

 

 Ana - erkil,

Ana- dolu,

Ana- fikir,

Ana - yol,

Ana - madde

Toprak- ana

....

...

.

Şam baba,

Devlet baba,

İskele babası,

Mafya babası,

Para babası,

.....

....

''Birşeyi ana ya da baba olarak tanımlamağa iten şey nedir'' sorusunu sorunca insan, yanıt aramağa başlıyor kendi kendine.

Sözlüğe uzanınca el, çok da tatmin edici cevap bulunamıyor sanki. Yetmiyor gibi geliyor anlatılanlar.,

Ana için yazılanlardan; Temel, asıl, esas..... biraz tatmin ederken diğerlerinin pek üzerinde durmadan geçiyor insan.

Ana- yasa demek ki yasaların anası olacak, onların temeli, esası, aslı olacak anlamı çıkmıyor mu? Yani diğer yasaları doğuracak kadar temel unsurları içinde barındırabilen bir yapıdan bahsedilmiyor mu?

Toprak gibi olmalı ki, toprak ana gibi verimli olsun yani.

Ağzımıza zorla tıkılan yeni anayasa söylemini , midemizin kabul etmediği hissediliyor olmak gerek ki, cazip göstermek çabası her geçen gün artırıyor dozunu.

Anayasanın değişmeyen maddelerini değiştirmeği hedef alan çaba, özgürlük söylemine sığınarak, birleştici tanımın ayrımcı olduğu iddiasıyla, ortak kimliği parçalamak çabası, kılıfının altındaki minareye işaret ediyor.

Israrcı bir yaklaşımla, toplum adına konuşan üç beş sivil toplum kuruluşunun, yönetim kademesindeki danışıklı döğüş figüranlarının oynadığı oyun, ülkeleri uluslararası güçlerce yönetilebilir kılmak olmasın sakın.

Ana-yasanın önemini kavramak, ana- yasayı yapanların da üstün nitelikli olmak gereğini hatırlatır insana.

Hemen aklınıza Atatürk gelir , bakarsınız kitaplara ne demiş diye.... yasa yapıcılar hakkında.

'' Kanun teklif eden, kanun yapan, kanun vaz'eden, beşeriyetin bütün hissiyatına, bütün ihtirasatına herkesten daha çok nafiz ve vakıf olur. Fakat nefsini herkesten ziyade ve tamamen,bütün şümuliyle, bunlardan tecrit etmek kudret ve kabiliyetine malik olmalıdır.''*

sözü anlatır olmak gerekenleri.

''Bu ülkede suç işlemek özgürlüğü var'' söylemini söyleyenlerin, suçluların çoğaldığı, adalet saraylarının büyüklüğüyle övünen, sınavlarda yolsuzluk ve usulsüzlüklerin arttığı, etik kurullara şikayetlerin çoğaldığı, güven duygusunun yittiği, verilen izin ve raporlara şüphe ile bakıldığı, sağlık sorunlarının ve hastanelerin çoğaldığı, doğanın tahribatını birbirini çiğneyen yasaların önleyemediği, paranın en önemli değer sayıldığı bir sürecin sorumlularından, sporda şike , bir gecede konan gecekondu kanun hükmünde kararnamelerle birilerinin korunduğu duygusunu ve haksızlıkların arttığı kanısını uyandıranların hangisi yukarıdaki hangi değerlere uymaktadır ki....... Meclisteki yakışıksız kavgaların failleri mi, haklarında suç duyurusu bulunan vekiller mi yapacak yeni ana-yasayı. Küresel güçlere hizmet ettiği kanısı uyandıran muhalefet mi, üniversite hocaları, profesörleri mi?

''Anayasayı yapanlar etik ahlaki değerlere sahip olmaz ise yaptıkları anayasa toplumun hangi sorunlarını çözebilir?'' sorusuna cevap veremeyen, başları öne eğik, gözleri yerde anayasa profesörleri mi?

''Anayasanın dördüncü maddesini değiştirirsek .....'' diye başlayan söz sinsic, kirli bir gülüşle tamamlıyor kendini.

Birileri çıkmış, ölmüş kişilerin kurallarıyla yaşamağın anlamsızlığına işaret ediyor, Atatürk adını dile getirmekten kaçınarak. Daha iyisi varmış gibi sanki.

Anlamını bile çözemedikleri, sadece bir ideal olarak açıklanan demokrasi söylemleri, Fransa'da kendini inkar eden özgürlük kavramı...... tekrar tekrar söyleniyor küresel papağanlarca....halk adına.

Ana- yasanın anaları nerede? Kadın bakış açısının önemi kavrandı mı? Geleceği, güvenliği, uzlaşmağı, barışı sağlayacak olan bakış açısı göz önüne alınıyor mu..... yoksa yine erkek erkeğe mi yapılıyor yasalar.

Ana- yasayı yapan analık özelliği olmayan babalar olursa, anaların hangi özelliği yansır ki yasalara.

Özgürlüğün; kopmak, bölünmek, bencillik, olmadığını anlayanlar var mı aralarında?

Tıpkı bir ailenin fertleri gibi hem bütün, hem özgür olmağnın önemini kavramışlar mı?

ya tıpkı ailedeki bir birey gibi, anlaşabilmek için bir ortak dilin kullanılmak gereğini,

Tıpkı bir ailenin soyadı gibi ulusun bir adının olmak gereğini ve,

Tıpkı her bir ailenin fertlerinin kimlik kartlarında soyadlarının yazıldığı gibi, ulus adının da toplumu tanımlamakta kullanmak gereğini anlayabilen,

Hatta ve hatta evlenen kadınların aile soyadlarından vazgeçip eşinin soyadını alışının, onlara aitliğin göstergesi olduğunu farkeden,

Aile birliğinin önemini, ulus birliğiyle bir tutan,

Ve son olarak da eşitlik denen olgunun sorgulanarak, eşit olduğumuz kadar da farklı olduğumuzun bilincinde, denge ve uyum içinde yaşamak gereğinin farkında mıdırlar?

Tüm bu unsurların birlik oluşun gereği olduğunu bilenler midir ana-yasayı yapanlar?

Doğanın yasası yeteri kadar incelenmiş midir acaba?

Herkes Ana-yasa yapabilir belki kendince....kalıcı olup olmayacağını referandum sonuçları da gösterebilir mi? Seçim ve referandumların sonuçlarının gerçeği yansıttığından emin olabiliyor muyuz?

''Çoğunluk doğruyu bilir mi?''

'' Cahil ve yoksul bırakılmış, ahlakı bozulmuş bir halkın yaptığı seçim ne kadar sağlıklı olabilir ?'' sorusuna sağduyudan bahsedenler neyseki halkın yeni anayasayı benimseyip benimsemeyeceği konusundaki kuşkunun varlığından bahsetmekteler.

Kabul görüp görmeyeceğini zaman gösterecek. AB normlarının dayatıldığı, Abanın altından sopanın gösterildiği ABa- yasa bakalım Ana yasa kılıfıyla bizim ölçülerimize uyacak mı? Yoksa bizim değerlerimizin önemi anlaşılıp ABa - yasanın değişimi yoluna mı gidilecek?

''Devlet Baba'' yı babalıktan çıkarıp yetim bir toplum mudur yaratılacak olan? Yoksa sözün uşakta olduğu bir sonu mu yaşamaktadır insanlık?

Aldatmak üzerine kurulun yapılar değil, doğruluk, dürüstlük, iyi niyet, adalet, duyarlılık, sevgi ve saygı temeli üzerine oturtulanlar, eninde sonunda yine kalıcılığını kanıtlayacaktır.

*Atatük'ün söylev ve demeçleri'' Cilt 1. Sayfa 193. sütun : 3-7

Ayhan Eyikoçak

1.02.2012



2159 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

MEĞER TÜRKÇE - 28/12/2015
MEĞER TÜRKÇE
MEĞER - 27/11/2015
MEĞER
BAŞARININ SIRRI - 19/10/2015
BAŞARININ SIRRI
DEV FIRILDAK - 15/07/2015
DEV FIRILDAK
DUR- DUR - 21/05/2015
DUR- DUR
PİNA - 11/01/2015
PİNA
TÜRK'DEN ÜRK - 17/08/2014
TÜRK'DEN ÜRK
EŞSİZLİK - 07/08/2014
EŞSİZLİK
KÖTÜNÜN İYİSİ - 31/07/2014
KÖTÜNÜN İYİSİ
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi16
Bugün Toplam135
Toplam Ziyaret4278170
NÖBETÇİ ECZANE



   
  

google reklams