Yaklaşık bir aydır, İran yetkililerinin ülkelerini tehdit eden PJAK terör örgütü ile ilgili yaptığı açıklamalarını takip ediyorum.

   İran Devrim Muhafızları "Pasdaran" resmi internet siteleri Sepahnews'den yaptığı açıklamada, PJAK'a karşı yürüttükleri birçok ve kararlı operasyonun ülkenin kuzeybatısını bu devrim karşıtlarından temizlemeye ve tüm sınır boyunca kontrolü yeniden sağlamaya imkan tanıdığını belirttiler.

Pasdaran'ın kara kuvvetleri komutanlarından General Muhammed Taki Ossanlu’da bu operasyonlar sırasında PJAK’ın ağır kayıp verdiklerini, İran topraklarını terk etmek zorunda kaldıklarını söyledi.

İran-Irak sınırın tam sıfır noktasındaki Casusan adlı üssün, PJAK güçlerince tamamen boşaltıldığı ve İran askerlerinin aralarlarında tankların da bulunduğu ağır silahları bu noktaya yerleştirdiği duyuruldu.
Kamptaki PJAK flamalarını indiren askerler, büyük İran bayraklarını astığını
PJAK'ın geri çekilmesi için Tahran yönetiminin tanıdığı süre dolmadan örgütün söz konusu bölgeyi terk etmek zorunda kaldığını belirti. Kampın, örgütün İran'ın içindeki en önemli ve ana kampı olduğu kaydedildi.
 İran bunları yaparken bizim yetkilerimiz kara harekâtını dillendirdi.

30 Eylül Tarihinde

Fars Haber Ajansı’nın haberine göre, İran Devrim Muhafızları komutanlarından General Abdullah Araki, Tahran’ın Irak sınırları içinde PJAK’a karşı gerçekleştirdiği saldırıların durdurulması için ortaya konulan bütün şartların örgüt tarafından kabul edildiğini bildirdi.

General Araki, bu çerçevede PJAK’ın İran sınırlarından en az bir kilometre içeri çekilmeyi, İran sınırları içinde askeri faaliyet gerçekleştirmekten vazgeçmeyi ve örgüte artık İranlı militan almamayı kabul ettiğini kaydetti.
İran Dış işleri Bakanı Salihi bazı batılı ülkelerin terör örgütlerini desteklemesinin tüm dünya için bir tehdit oluşturduğunu söylüyor.

İran PJAK’ı bitirdiğini açıklarken bizim yetkililerimiz aylardan beri Kandil’e kara harekatının yapılıp yapılamayacağını tartıştı.

Bu süreçte İsrail yetkilileri açıkça PKK’ya destek olacağı ile ilgili tehditler savurdu. Biz bu tehditleri görmezden gelerek İran’a karşı İsrail için füze kalkanlarını ülkemize yerleştiriyoruz.

İran terör örgütünü bitirirken hiçbir devletten yardım görmemiştir. Bizim yetkililerimiz ise halen ABD siz bu iş olmaz diyor. Önemli olan kararlılıktır. İran ne İsrail’den heron almıştır ne de ABD ve diğer ülkelerden bir yardım ve ya bir fikir alış verişi. Açıkça eş zamanlı harekâtı bizde yapmış olsa idik PKK’da tek taraflı silah bırakmak zorunda kalacaktı.

Şimdi ne oldu denilirse “Arap Baharı “yaşayan Suriye’deki Kürtler özerklik istiyor. Bu özerkliği daha önce Iraktaki Kürtler elde etti. Radikal gazetesinden Cevdet Aşkın’ın 7 Eylül tarihli haberinde “ Bölgesel Kürt yönetimi başkanı Barzani PKK /PJAK’ a karşı Türkiye ve İran’ın harekâtlarını durdurmaya çalıştığını” duyurdu,

Suriye Kürtleri alacağı özerklikle kayıtsız şartsız PKK’ya destek olacaktır aynen Iraklı Kürt yörecileri gibi. Yani “Arap Baharı”için nerede ise bayram yapıyoruz. Fakat bu filmi daha önce izlememiş gibi.

Kıbrıs Barış Harekâtında Ordumuz toplam 498 şehit verdi. Ama karşılığında adaya kalıcı bir barış geldi. PKK terörüne ise Dört yılda verdiğimiz şehit ise tam 529 dur.

Evet, askerlik tabi ki yan gelip yatma yeri değil Zaten askerlerimiz de yan gelip yatmıyor. Vatanı için ölmeyenin vatanı da olmaz..Yapılacak bir kara harekatında şüphesiz şehit vereceğiz ama bunu bir defada bitirip sonuç alma adına yapmalıyız.

Ülkemiz tehdit altından kurtulmalı,

Ya PKK’nın isteğini verip terör bitecek ya da kararlılığımızla bedel vererek terör bitecek. Neticede Kesinlikle PKK’nın dediği olmayacaktır.

1984 den 2010 a kadar verdiğimiz şehit sayısı 6.653 tür.

Yeter artık diyoruz. Bitirelim şu terörü.

BU ÜLKEDE VATANI İÇİN ÖLMEK İSTEYEN ÇOK İNSANIMIZ VAR.

Necmi KAYA