Çöp sorunu, ülkemizdeki çevre sorunlarının en başında geliyor, hiç şüphesiz.

            Giresun da bu konuda en dertli illerimizden biri.

            Son yıllarda Giresun ve ilçelerinin çöplerinin depolanması ve işlenmesi için bazı yerler tespit edildi ise de, yöre halkının tepkileri karşısında buralardan vazgeçildi.

            Allem edildi, kalem edildi…

            Aranan “abalı” sonunda bulundu:

            Çavuşlu!

            Öyleyse “vur abalıya”!

            Pek doğaldır ki, Çavuşlulular da tepkisini dile getirdi.

            İlk zamanlar tiz çıkan sesler, sonunda Giresun Katı Atık ve Su Birliği tarafından 9 Eylül tarihinde düzenlenen bir mitingle pes perdeden çıkmaya başladı.

            Bu son miting ne gibi bir yankı bulur bilemem ama…

Bir Göreleli aynı zamanda da anneanne tarafından bir Çavuşluluolarak uzun uzun düşünüp, kendi kendime şu soruyu soruyorum:

            Merkez dahil 16 ilçesi olan Giresun’un...

            15 ilçesi saf dışı bırakılıp, niye Görele’nin şirin beldesiÇavuşlu’da karar kılındı?

            Makul ve mantıklı bir cevap bulamayınca…

            Sonunda mantık dışı bir cevap geliyor, aklıma.

            İkisinin de başında “Ç” harfi var ya…

            Her halde ondandır, diyorum!

            Hani şöyle bir tabir var, bilirsiniz:

            “Ha Ali Veli, ha Veli Ali…”!

            Bu da böyle bir şey olsa gerek.

            Ha “Ç”avuşlu “Ç”öplü, ha “Ç”öplü “Ç”avuşlu!

           Nasıl da uyuyor değil mi?!

                                               ***

ASİLZADELER, SANATÇILAR OTAĞI ÇAVUŞLU

            Çavuşlu ile başlamışken devam edelim.

         Dedim ya, Çavuşlu anneannemin memleketi.

         Anneannemin kardeşi rahmetli Mahmut dayımız Letifin Mahmut olarak bilinir. Buna göre, her halde rahmetli anneannemin lakabı da Letifin Veliye olsa gerek.

        Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.

        Bu kan bağı daha sonra (1955 falan olmalı),  annemin en küçüğü olan Ayten teyzemin, dayısının oğlu Kemal Şenay (Terzi Kemal)’a gelin gitmesiyle daha da sağlam bir temele oturmuştur.

        Bu nedenlerden dolayı, Çavuşlu’nun benim gönlümde apayrı bir yeri vardır.

        Köyüme (Kuşçulu) her gidişimde bir-iki kere mutlaka…

         “Çavuşlu diye diye” yollara düşer…

       Kocaman bir Çavuşlu ekmeğini kucaklamadan da geri dönmem.

         Çavuşlu’yla ilgim sadece bu kan bağından ibaret değil tabi ki.

        Çavuşlu bir asilzadeler otağıdır.

      Çok çok eskilere gidelim.

        Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in Trabzon Valisi iken, yaz aylarında mesire yeri olarak Çavuşlu’yu tercih ettiğini görüyoruz.

       Duvar kalıntıları günümüze kadar ulaşan belde içindeki bir konağın da o zamanlardan kalma olduğu ve oğlu Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman (Muhteşem Süleyman)'ın beşiğinin burada sallandığı rivayet olunur.

       Yine bir rivayete göre Kanuni'nin annesi Gülbahar Ayşe Hatun, Vakfıkebir veya Çavuşlu'dandır.

      Son elli yıl içersinde sorumsuzca talan edilen kadim Çavuşlumezarlığının taşları dile gelseydi, kim bilir daha nice tarihi şahsiyetin varlığından haberdar ederdi, bizleri.

      Biraz da yakın tarihine bakalım, Çavuşlu’nun.

      Hani şu, “Hiçbir şeyde gözüm yok”, “Ne olur anla beni”, “Adın bahar olsun senin” diye başlayan o ünlü besteler var ya…

      Hah işte bunlara ve bunlardan başka 500 civarında daha esere imza atmış olan ünlü Bestekar Fethi Karamahmudoğlu daÇavuşlulu’dur.

      Peki ya, TRT Repertuarında kayıtlı bulunan 62 Giresuntürküsünden 18’inin Çavuşlu mührü taşımasına ne demeli?

      Bunlardan “Çavuşlu diye diye”, “Ağasarın balını (Asiye)”, “Püsküllüdür püsküllü ala gürgenin dalı”, “Yaylanın soğuk suyu”, “Bağlamam Perde” başta olmak üzere, nice Giresun türküsünü kaynak kişi ve derlemeci olarak TRT Repertuarı’na kazandırıp, geniş bir halk kitlesine sevdiren Ömer Akpınar’ı es geçmek olur mu?

      Keza,  bayrağı babasından devralan TRT sanatçısı Hüseyin Akpınar’ı da…

       Çavuşlu mührü taşıyan bu18 türkünün 10’unda kaynak kişi olarak imzaları olan Gürsel Tahmaz, Zafer Tahmaz ve Mustafa Tahmaz’ı anımsamamak vefasızlık olmaz mı?

     1960 ve 70’li yıllarda Zeki Müren’le aynı sahneyi paylaşan ve“Sanat Güneşi”nin, “Benden daha çok sükse yapıyorsun”iltifatına mazhar olan, son nefesine kadar da Çavuşlu adını dilinden düşürmeyen, Türk Sanat Müziği Assolisti Güler Gürsesablamızı unutmamız mümkün mü?

     Hele hele Çavuşlulu dostlarımın adlarını tek tek yazmaya kalksam sayfalar yetmez.

     İşte bir çırpıda aklıma gelenler: Mehmet Öncü, Fahri Şirin, İsmail Göral, Temel Türk ve öğrencim Servet Hamzaoğlu…  

     Sonuç olarak ilgililere rica ediyor, hatta yalvarıyorum:

     Lütfen asilzadeler otağı, sanatçılar kaynağı bu cennet beldeye,Çavuşlumuz’a kıymayın!

     Bilindiği üzere milletimiz her türlü olumsuzluk karşısında deyim üretmekte, türkü yakmakta ustadır.

      “Armudun sapı, Çavuşlu’nun çöpü”…

     “Çarşambayı sel, Çavuşlu’yu çöp aldı”…

     “Giresun Gogora’da ‘Boklu Dere’, Çavuşlu’da Çöplü Dere”gibi deyimler üretilmesini istemiyoruz.

    Bırakın Çavuşlu, Çavuşlu olarak kalsın!

                                                ***

            OHAAA…ÇÜŞŞŞ…YUUUHHH...!

            Bu da bir başka çöp haberi.   

Görele’nin Kumyalı Mahallesi M.Şevketbey Caddesi’nde bir apartmandan atılan içi şişe dolu bir poşet, yolda yürümekte olanZeki Usta adlı vatandaşın kafasına düşerek hastanelik olmasına sebep olmuş.

Hani “sözün bittiği yer” derler ya…

Aynen öyle.

            Bu nedenle bu habere yazacak yorum bulamıyor, sadece...

            -Ohaaa…çüşşş…yuuuhhh...! demekle yetiniyorum.

: