Ayhan EYİKOÇAK
ay-han@superonline.com
Ah...Ah..Ah
28/08/2011 ''Alma mazlum'un ahını'' diye başlayan söz, gelir eskilerden günümüze de ''çıkar aheste aheste'' diye biter.Bilmem kaç yüzyıl öncelerden alınmış olan ah'lar birike birike evrenin hücrelerinde birgün gelir de altüst etmez mi herşeyi? Varolduğundan beri yoldan çıkıp da içine doğduğu cenneti cehenneme çevirmekle uğraşan insanoğlu dur durak bilmediğinde kopmamış mı kıyamet? Doğal afetler aklını başlarına getirmemiş mi insanların bir süreliğine? Açgözlülük kin ve haset, barışın sağlanışı için kurtulunması gereken unsurlar diyor Atatürk. Kurtulabildi mi insanlık bunlardan yıllardır? Dünya kaynaklarının insan için yaratıldığını söyleyen kaynaklar, rahatımızdan vazgeçmemek şartıyla doğal kaynakları verimli kullanmaktan bahsedenler, dünyada ve evrendeki tek canlı varlık olarak insanı gören, fütursuzca çoğalırken, bir yandan bombalar yağdıranlara dünya ve evren bir gün gücünü gösterecek ve durduracaktır bu gidişi kuşkusuz. Çevre etiğini anlatan bir kitapta taşların canı acımaz deniyor. Oysa bizim kültürümüzün derinlerinde, belki şaman inancında bir taşın yerinin değiştirilişinin kırk yıl acı çekişine neden olduğu anlatılıyor. Son günlerde bilim adamlarının bakterinin bir diğer bakteriyi etkilediğini renk değişimlerinden tesbit ettiği anlatılıyor. Cansız dediğimiz varlıkların canlı mikroorganizmalardan meydana geldiğini düşünmek de pek zor olmasa gerek. Öyleyse yaptığımız, her şeyin çevremizdeki herşeyi etkilediği ve bizim de onlardan etkilendiğimiz gerçeği çıkmaz mı karşımıza? Bombaları atarken, afetler yaşanırken ölen ve yaralanan sayılarına insandan başka hiç bir canlının varsayılmadığına dikkatimiz çekiliyor mu hiç? Bırakın dilini anlayabildiğimiz insanları, konuşmuyor sandığımız kulak tıkatığımız, gözlerine bile bakmadığımız o canlıların ah seslerini evrende duyan vardır mutlaka. ''Yerin Kulağı var'' sözünü hatırlatır insana düşünceler de bu sözü kavratır insana. ''Ne ekersen onu biçersin'' sözüne de tanıktır ekip biçen köylüler. Bahsedilen hep toprak olarak algılanır belki. Oysa toprak sözü geçmez bu sözde. ''Evren'' madde boyutunda da ruhsal boyutunda da ekilen yerdir belki de. Bu evrene ne ekersen onu biçersin' dir kısaca. Kötü yada iyi duygu ve düşüncelerin de, bunların eyleme dönüşüşünün de etkileri nin bir gün kat kat fazlası olarak ürününü verdiğine şaşırmağa gerek yok. Dağlardan insanlığın haline bakınca acı çekiyor insan. Dönüp doğadaki canlılara af bile dileyemiyor utançtan. Bir kaç satır dökülüyor ağızdan; Döv bizi rüzgar, Vur yerden yere, Boğ bizi deniz, Çek dibine, Affetme sakın, Yıllarca anlamadınız de, Tükür yüzümüze sağanaklarla sürükle. Ama sakın affetme!'' Gelişmek ve ilerlemek düşüncesi insanlığın gözünü köreltirken, gerekçe olarak geleceğin geleceğinden emin olunamadığı ve gelecek sorunlara gelecekte çözümler bulunacağı iddiaları şaşırtıyor insanı. Dünya yok olduğunda kaçacak başka gezegen aramak yerine bizi var eden varlığa minnet şükran saygı ve sevgi borcumuzu hatırlamak gibi bir noktaya gelmiş olsaydı insan keşke. Alınacak kararların nesiller sonrasını nasıl etkileyeceğini düşünmeği öğrenmiş olsalardı vahşi denilen yerlilerden. Karar vermeden önce ateş karşısında bir gece oturup iç seslerinin sesini, yüreklerini de dinlemeği öğrenebilselerdi. ''Umarım doğanın zafer bayramını da kutlamak zamanı gelmiştir artık'' Evrenin varoluş mücadelesi ile bir ulusun varoluş mücadelesi birbirinden farklı değildir..... Savunmağın yetersiz kaldığı nokta saldırı noktasıdır çünkü. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
MEĞER TÜRKÇE - 28/12/2015 |
MEĞER TÜRKÇE |
MEĞER - 27/11/2015 |
MEĞER |
BAŞARININ SIRRI - 19/10/2015 |
BAŞARININ SIRRI |
DEV FIRILDAK - 15/07/2015 |
DEV FIRILDAK |
DUR- DUR - 21/05/2015 |
DUR- DUR |
PİNA - 11/01/2015 |
PİNA |
TÜRK'DEN ÜRK - 17/08/2014 |
TÜRK'DEN ÜRK |
EŞSİZLİK - 07/08/2014 |
EŞSİZLİK |
KÖTÜNÜN İYİSİ - 31/07/2014 |
KÖTÜNÜN İYİSİ |
Devamı |