Seçimden önce 10 Haziranda toplanan Yüksek Seçim Kurulu; ''Kurulumuz gündeminde bulunan konulardan Diyarbakır Bağımsız Milletvekili adayı Mehmet Hatip Dicle hakkında verilen Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 22 Mart 2011 tarih ve 2011-1798 sayılı kararını değerlendirmiş ve Yüksek Yargıtay'ın bu kararının adı geçen milletvekili adaylığının iptalini gerektirip gerektirmediği hususunu tezekkür (Birkaç kişi toplanıp iş veya konu üzerinde görüşmek, müzakere etmek) etmiştir”.Açıklamasını yapmıştır.

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 21 Haziran da yaptığı ve 7 saat süren toplantısının ardından Başkanvekili Turan Karakaya; gazetecilere konuya ilişkin alınan kararı açıkladı. Ve Anayasa'nın 76. maddesinde bir yıl veya daha fazla hapis cezasına hüküm giymiş olanların milletvekili seçilemeyeceği düzenlemesine yer verildiğini hatırlattı.

Sonrasında İstanbul başta olmak üzere birçok ilimizde protesto ve kargaşa yaşandı.

Halen daha bir çıkış yolu aranıyor gibi.

Basına intikal ettiği şekli ile “Hatip Dicle 12 Haziran seçimlerinde Diyarbakır’dan seçildi. Mazbatasını da alan Dicle, seçimlerden 8 gün sonra 20 Haziran’da vekillikten düşürüldü.”

YSK tarafından vekilliği düşürülen Hatip Dicle için avukatları 27 Haziran günü Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurmuştu. Yüksek Mahkeme dilekçeyi kabul ederek diğer başvurular olarak niteledi.

Anayasa'nın 85'inci maddesine dayanarak başvuruda bulunan avukatı Levent Kanat, müvekkilleri Dicle'nin milletvekili seçilerek mazbatasını aldığını hatırlatmıştı.

Anayasa Mahkemesinin atadığı rapor yazıcı konuyla ilgili incelemesini tamamladıktan sonra raporunu Başkanlığa teslim edecek. Ardından karar süreci başlayacak. Mahkemenin nasıl bir karar vereceği merak konusu.

Aslında tartışılan Hatip Dicle olayı YSK ya milletvekilliği müracaatı sırasında, çözülmesi ve karar verilmesi gereken bir durumdu.

Anayasa Mahkemesi Hatip Dicle açısından Milletvekilliği hususundaki kararını olumlu verirse, Herhalde Yüksek Mahkemenin kararına YSK uyacaktır. Ve Hatip Dicle Meclis koltuğuna oturacaktır.

İnsanlarımız sürekli yorum yapıyor. Mahkemelerimiz kararlarını “başkaları istediği için ısmarlama mı veriyorlar” diye. Öyle şey olabilir mi? Türk Mahkemeleri bağımsızdır ve Hukukun üstünlüğü tartışılamaz. Bizde hukuka ve kararlara saygılı oluruz.

Ama dikkat edeceğimiz bir husus var. Gelecek seçimlerde Baş terörist Öcalan milletvekili seçilirse…

Hatip Dicle’ye de böyle bir karar verilirse…

Yarın emsal olmaz mı?

Ben bu satranç oyununu ve hamleleri çok tehlikeli görüyorum…