Ayhan EYİKOÇAK
ay-han@superonline.com
Biiiiiina.......Ziiiiiiina,
25/06/2011
Binalar çoğaldıkça, kapladıkları alanlarda yok olmakta doğa .... inşaat malzemeleri, taş, kum, çimento, kireç, mermer derken uzayan listedeki malzemelerin temini için de bir o kadar varlığımız belki de daha fazlası yine yok olmaktalar....binalar uğruna. Binalar uğruna yok sayılan kültür varlıkları da. Bina ....inşaat... müteahhit deyince tüyleri diken diken oluyor insanın artık. Doğayı korumak adına balkonunda ağaçlı, havuzlu evler yapılıyor artık. Ağaçlar görevlerini burada da yapıyorlarmış diyerek. Fotosentez.....sadece bu mudur? Kuşlar yuva yapar mı bonzainin dallarına, bir kaplumbağa yada yumurtlar mı köklerinin arasına. Karıncalar, kuşlar , çekirgeler yiyebilir mi bonzailerin meyvelerini, sincap nasıl tırmanacak balkonlara... tavukların eşelenmesine izin var mı ağaç diplerinde, akrep yılan fare var mı o balkonlarda........Havuz da balıklar yaşıyor mu rengarenk....klorlanmış sularda, fayansların maviliğinde mi aranıyor mutluluk. Suyun doğadaki görevi bu mu, havuzlarda beklemek? Bir zamanlar zeytinlikmiş buralar, şimdi balkonları ağaçlı rezidanslar... Şifa dağıtıyor mu tüm canlılara, kök salabilir mi zeytin ağaçları balkonlarda binlerce yıl. Birgün bu betonları mı yiyeceğiz açlıktan? '' Kare şeklinde boz bozalak evlerde yaşayacaksınız, kurak çorak topraklarda açlıktan kırılacaksınız'' sözü yüzyıllar öncesinden, kızılderililerden günümüze akarken sürüklenilen durumu seriyor gözler önüne.Amaç daha çok para, daha çok konfor, daha, daha.... uğruna....bina...bina....bina Amaca ulaşmak için söylenen söylemler yalanlıyor kendini. ''Amaca giden her yol mübahtır'' söylemi bizlere ait değildi önceleri. Şimdilerde bu söylem dillerde. Kim ne zaman öğretti bu insanlara bu söylemleri....Nasıl da inanıldı doğruluğuna? Para için herşeyi yapmağa, rekabete dayalı piyasaya evet derken, o değil hep ben, en çok ben kazanayım derken, eskiden biz değil miydik siftah yapmamış komşu dükkana müşterisini yollayan. Biz değil miydik komşusu açken tok yatamayan...........? Adamın zenginini mi sevmeye başladık biz de? Yasaları biz de çiğnesek ne olur mu diyoruz artık? Kendimize bu söylemleri mi örnek aldık.? Umursanmamakta mı insanlık, insan olabilmenin yüceliği? Mal - mülk sevdasına mı düştük....? Gözlerimizdeki sıcak bakışlar soğumakta mı yoksa? Paraya mı bakıyoruz taparcasına, para-okrasiyle mi yönetiliyoruz biz debatılılar gibi? Ne yapılmakta ki bu paralarla, ne mutlu etmekte insanı. Akıllı evler, jeepler mi gerçekten insanı mutlu edenler? Yoksa içilen içkiler mi bizi sarhoş edebiliyor ancak, yaşamın derinliği yerine. Bunun için mi gelmiştik dünya'ya. Yiyip içip üremek miydi bizim de rolümüz tıpkı hayvanlar gibi? Hani bir zamanlar annelerimiz değil miydi, '' keskin bıçakla sebzeyi doğra kızım'' diyen, acı çekmesin sebze diye....biz değil miydik sofra da hiç konuşmadan yemeğini yiyen, tabaktaki yemeğie yoğunlaşıp saygıyla, şükürlerle sofradan kalkan. Biz değil miydik sokakta simit bile yemeği ayıp sayan ''alamayanların canı istemesin diye. pazar alışverişini saklayan birbirinden, alamayanlar olur diye....... Şimdilerde sokaklarda kuruluyor masalar, gelen geçenden kime ne..... Şimdilerde söylemler de değişti,'' başkalarında var sen de niye yok'' a bıraktı yerini. Gösteriş yarışındalar cep telefonları bile...... reklamlar oyun oynuyor insanlara..... aldatan kazanıyor artık çalışandan çok....''onlar da aldanmasınlar'' diyerek savunuyor kendini çirkinlikler. Bir zamanlar tüccarlara değer verilmezdi bu toplumda.....üretenler ve düşünenler saygıya değerdi daha çok. İnsanların kusurları, yanlışları da dillendirilmezdi.... dillendirenlere iyi gözle bakılmazdı. Kendinle yüzleşmek diye bağrılmakta ortalıkta şimdilerde......ne kadar kusur varsa dökülsün ortaya....saçsaça baç başa hesaplaştıktan sonra temizlenecekmiş toplumlar. Kötü örnekler dökülmekte ortalığa yüzleşmek adına. Söylemler ''yol açmak'' yerine ''ön açmak''a döndü. Tekrarlanan bu söylem nasıl bir yer bulduysa bilinçaltında......zina haberleri çıktı arda arda basında.....özgürlük...... hak..... söylemleri arasında. Geliştik mi insanlıkta biz? İlerledik mi ileriye doğru? Zenginleştik mi yoksa aldığımız kredi ve borçlarla, neleri kazandık kaybederken değerleri? Bina ve zina arttığında......diye başlayan söylemin işaretleri görünmüyor mu ufukta değil tam da burnumuzun ucunda? Farkındaysak eğer, sorumluysak olan bitenden hep birlikte yaratıcı sistemin yardımı, bilgisi, yol göstericiliğine açıp da yüreğimizi, toplayıp tüm gücümüzü, kurtarmak gerek doğayı insanı ve insanlığı bu gidişten. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
MEĞER TÜRKÇE - 28/12/2015 |
MEĞER TÜRKÇE |
MEĞER - 27/11/2015 |
MEĞER |
BAŞARININ SIRRI - 19/10/2015 |
BAŞARININ SIRRI |
DEV FIRILDAK - 15/07/2015 |
DEV FIRILDAK |
DUR- DUR - 21/05/2015 |
DUR- DUR |
PİNA - 11/01/2015 |
PİNA |
TÜRK'DEN ÜRK - 17/08/2014 |
TÜRK'DEN ÜRK |
EŞSİZLİK - 07/08/2014 |
EŞSİZLİK |
KÖTÜNÜN İYİSİ - 31/07/2014 |
KÖTÜNÜN İYİSİ |
Devamı |