Dünyanın haline bakıpta, sorunların kaynağına doğru giden yolda varılan en önemli nokta bir kitapta çıkıyor karşıma. ''Kadın beyni''

Şöyle kabaca göz atıldığında bile kadın ve erkek beyninin birbirinden ne kadar farklı, hatta zıt özelliklere sahip olduğu görülüyor.

Köy ihtiyar heyetinden belediye meclisine, hatta milletin meclisine kayıyor gözünüz ve her yanın erkek beyni ile dolu olduğunu görüyor gözünüz.

Dünyanın bu halinin nedenlerini hemen kavrıyor gibi oluyor insan.

Tıpkı bir'' bekar evi'' dendiğinde ki daha çok da erkek bekarların evlerinin kastedildiğinde bu evlerin, dağınık, düzensiz, genelde pis, bakımsız ve estetikten de yoksun olduğu gelir akla. Bu yüzden evlerini kiraya vermek istemezler ev sahipleri erkek bekarlara....

Şimdi de dönüp bakalım  dünyamızın haline. Ortalık savaş alanı, bekar evleri gibi... Karmakarışık şehirler, kirli, estetikten yoksun, çirkin binalar, karman çorman herşey, günü birlik çözümler, düzensizlik, sistemsizlik... alıp ditmekte başını ....en büyüğünden en küçüğüne, en gelişmişinden en gerisine bir göz attığımızda ülkelere ..... Düzenli temiz olanlarda ise doğallık yok, ruh yok, hepsi yasalar yasaklar ve kurallar çerçevesinde .... maket gibi düzenler.

Bıraksa kadınlar evlerinin sorumluluklarını erkeklere, acaba ne hale gelir bir süre sonra evleri deneyelim, ya da tahmin edelim yeter.

Belki erkek beyni için bunların önemi yok...O rekabete, savaşmağa, güce, dün ve bugüne, çatışmağa odaklanmış yaşamda. Dar bakış açısı ile tek bir şey görebiliyor ancak.... çoğunlukla da para. Gerisi görüş alanında değil.

Acaba kadınlar yönetseydi dünyayı, tıpkı en fakirinin bile evini güzelleştirdiği gibi, güzel bir çevrede, düzenli temiz, kalıcı çözümler, sevgi dolu bir ortam yaratmak mümkün olur muydu?

Kadın beynini anlatıyor kitap;

Geniş bakış açısından, duygulardan, uzlaşıcı, barışçı, bugüne ve geleceğe odaklı bakış açısından bahsederken, erkeklerin oyunlarından da örnekler vermekte.

Güreş, dövüş, araba, kılıç, silah,  gürültü patırtılı oyunlar diyerek uzuyor liste.

Çağdaş biçimi ile savaş, yarış içerikli bilgisayar oyunları ile futbol gibi rekabete dayalı oyunlara da ben dikkat çekmek istiyorum.

Kızların oyunlarından örneklere gelince, sevecenlik, iletişim kurmak, kişilerle birebir ilişkiye dayalı.... diyerek devam ediyor anlatılanlar.

Erkeklerin statü, güç, alan savunması, fiziksel güç gösterisi, saldırganlık gibi özellikleri, dünyanın hali ile ne kadar da örtüşüyor.

Erkeklerin  kadınların söylediklerini dinlemedikleri ancak kadınlar bağırdıkları ya da ağladıklarında ilgilerini yönelttikleri de anlatılıyor kitapta.

Sağ beyin kadınları, sol beyin erkekleri tanımlıyor sanki. Şu sağduyu dediğimiz şey de kadın duyarlılığını ve duygusal zekayı.

''Erkeklerin iyileşmesi, dünyayı iyileştirecektir'' adlı kitap anlatıyor cezaevlerindeki suçluların neredeyse tamamına yakınının erkekler olduğunu....

O halde dünyada düzen ve huzur için; kitaptaki anlatımla (sosyal yeteneğe, duygusal zekaya, empatiye, konuşma yeteneğine içten gelen iyi olmak halleri ve doğuştan gelen iyi davranmak eğilimleri ile) kadın beynine yer vermek gereğini farkediyor insan.

Telefonda, gelişmiş ülkelerde güçlü kadınların yönetimde oluşlarından erkeklerin rahatsızlık duyduğunu anlatıyor biri. Bu ülkelerdeki erkeklerin eş olarak zayıf,  güçsüz kadınları seçtiklerine de dikkat çekiyor..... Tuhaf gelmiyor insana, ne de olsa doğal yasalara ters. Güçlü kadın, güçsüz erkeği , aktif kadın da pasif erkeği de beraberinde yaratıyor.

O halde bir yanlıştan öbür yanlışa düşmeden doğruyu bulmak için yine Atatürk'e bakmak gerek. Her zaman yanında  donanımlı, bilgili bir bayan görürüz, fikir alışverişinde bulunulan, danışılan, paylaşılan ...

Karmaşadan çıkış yolu bu olsa gerek.

Ayhan Eyikoçak

21.3.2011