Eylemlerin Ardında AKP mi Vardı?18/12/2010
Cumhuriyet Halk Partisi Görele İlçe Başkanı Selahattin Karaahmetoğlu ülkede yaşanan son gelişmeleri gazetemize değerlendirdi. Cumhuriyet Halk Partisi Görele İlçe Başkanı Selahattin Karaahmetoğlu ülkede yaşanan son gelişmeleri gazetemize değerlendirdi. İşsizlikten, Wikileaks belgelerine, türbandan yolsuzluk iddialarına kadar birçok konuya değinen Karaahmetoğlu; “Hedefe ulaşmak için her yolu mubah sayan, takkiyeci, ikiyüzlü, pişkin politikalarının sonu yaklaşmıştır.”dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Görele İlçe Başkanı Selahattin Karaahmetoğlu açıklamalarını şöyle sürdürdü; “3 Kasım 2002 genel seçimlerinden önce, her Cuma namazı sonrası üniversitelerde türban eylemi yapılıyordu. AKP iktidara geleli 8 yıl geçti. Türban yasal olarak hala yasak. Ama üniversitelerde türban eylemi yok. O halde türban eylemlerinin ardında AKP mi vardı. Öyleyse bu sorunu niye çözmek istemiyor. Yoksa CHP ye karşı çıkıyor diye mi?
Bunu bahane ederek oy deposu olarak gördüğü inançları istismar etmek için mi? Bu sorunun çözümü için, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu iyi niyetle eğitim özgürlüğü bazında konuyu değerlendirerek çözüm bulabilir miyiz yaklaşımları, Başbakan Erdoğan ‘ı rahatsız etti. Oyuncağı elinden çocuğun tepkisiyle ben türbanı kimseye yedirmem psikozuna girerek bu oyları kimseye kaptırmam tavrı koydu ve CHP ‘yi suçladı.
Emekliye ayrılmak zorunda bırakılan Diyanet İşleri eski başkanı sn. Bardakoğlu, başörtüsü İslam’ın ön şartı değildir diye değerlendiriyor. Müslüman Anadolu kadını bin yıldır kendine özgü başını bağlıyor. Şimdi bunlarını Müslümanlığı mı tartışacağız. Halkımızı bilgilendirme açısından örtünmeyi ayet ve hadislerle izah edenlerin, hangi sure ve ayetlerde ifade edildiğini belirtirlerse konunun daha iyi kavranmasına yardımcı olurlar. Dünyada, Müslüman olup demokrasinin olduğu kadarıyla yaşandığı ülke Türkiye’dir. Bunun nedeni de laikliktir. Din ve devlet işleri birbirinden ayrılarak Din de, demokrasi de cumhuriyet ve özgürlükler de koruma altına alınmıştır.
Bizim dışımızda hangi Müslüman ülkede demokrasi vardır. 1979 yılında İran’da Humeyni, şah Pehlevi’yi devirirken TUDEH (iran komünist partisi ) ile işbirliği yapmıştır. İktidarı ele geçirdikten sonra ilk işi de TUDEH’lileri hapse doldurmak ve liderlerini asmak olmuştur. Bir milyon TUDEH ‘li çeşitli ülkeler üzerinden İran’dan kaçmak zorunda kalmışlardır.
Benim üniversite öğrencilik yıllarımda çok az da olsa başörtülü genç kızlar vardı. Sorun yoktu. Ne zaman dinin siyasete alet edilmeğe başlanması ve siyasi iktidarı ele geçirme gayretleri demokrasi adına tehdit unsuru olmağa başladı ve sorun çıktı. Yine üniversite yıllarımda yurtlarda barınırken birkaç kişiyi geçmeyen tarikatlarla ilişkili öğrenciler vardı. Aynı yurtta bizimle birlikte rahatça barınabiliyorlardı. Bizler mezun olduktan sonra aldığımız bilgilerde tarikat ilişkisi olan öğrencilerin bir fazla olduğu gün gerçek yüzlerini gösterdiler. Ya bizim gibi olacaksınız ya da yurttan ayrılacaksınız. İşte laiklik onun için önemli.
2002 yılında yolsuzlukları, yoksulluğu, yasakları yeneceğiz iddiasıyla iktidara gelenlerin gerçek yüzleri görülmüştür. Düşük kur yüksek faiz politikasıyla üretimden vazgeçen tüketen bir toplum yaratan, bu yolla yılda 50 milyar dolar faiz ödeyen bir ülke haline geldik. İşsizlikte dünyada ikinci, Avrupa da birinciyiz. Kayıt dışı ekonomi almış başına gidiyor. Çalışanların ekonomik ve sosyal güvencesi gasp edildi. 200 milyar dolarlık aldıkları iç ve dış borç toplamını 600 milyar dolara yükselttiler. Döviz açığı ve dış ticaret açığı hat safhada. Çalışanlar, emekliler, dul ve yetimler komik zamlarla yaşamını sürdürmek zorunda kaldılar; ama kendileri zenginleştiler. Siyasi gelişimlerine orantılı olarak ekonomik gelişimleri de arttı. Her gün basın ve medya da bir başka yolsuzluk iddiaları var. Sadece Başbakan Erdoğan hakkında mecliste bekleyen dosya sayısı 21 uzaklara gitmeye gerek yok. İlçemizde de dün ekonomik durumlarının ne olduğunu kamuoyunun çok iyi bildiği yandaşlar, bugün siyasi iktidarla birlikte zenginleştiler.
İleri demokrasi söylemi ile insanlar kandırılırken faşizan uygulamaların en alası yaşanır oldu. Halkı kandırmayı meslek edindiler. Partizanca çıkışlarla kabadayılık gösterisi yaptılar. Askerlik yan gelip yatma yeri değildir dediler ama Irak ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesine ses çıkaramadılar. Başdanışmanı Cüneyd Zapsu, ABD de Erdoğan’ı değiştirmeyin kullanın dediğinde, mezhepleri geniş olduğundan hazmettiler. AB Hıristiyan kulübüdür, bizi ancak sarayın kulübesine alırlar dediler AB’ci oldular. Bir Başbakana yakışmayan sokak ağzıyla, hak arayan çiftçiye ananı da al da git diye hakaret ettiler. Bu ülkeyi bize bırakan Atatürk için, 10 Kasım da anıtkabirde sap gibi duruyorlar yakıştırmasını yaptılar. Yurtdışında ülkemde kürt sorunu yoktur dediler, iki ay sonra Diyarbakır da Kürt sorunu vardır dediler. Refah partisi İstanbul İl Başkanı iken Kürtçe resmi dil olmalıdır diyen başbakan bugün karşı çıkıyor. Kaynak:Karadeniz Postası |
1729 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |