TARİH SAYFASINDA ÇAVUŞLU’NUN 100 YILLIK DIRAMI…26/07/2016 Tarih 25 Temmuz 1916. Ramazanı Şerif Bayramının Arife Günü… O günler de, mübarek ramazanı şerif bayramına ulaşmanın heyecanı ve bir yandan kafir Rus işgalcilerinin tedirginliğini aynı anda damarlarında ki kanda hisseden Çavuşlu halkı mübarek bayramlarını kutlamaya hazırlanıyorlardı. Trabzon bölgesinde devam eden acımasız savaşın son bulması, kapılarına dayanmış gaddar ve acımasız işgalcilerden bir an önce kurtulmak ve özgürce bayramlarını kutlamak istedikleri tek gayeleriydi. Bayram öncesi arife günü bir araya gelen Çavuşlu nun ileri gelenlerinden bir heyet oluşturulup Rus işgalcilerin Aralık Köyünde ki karargah çadırına gidip Çavuşlu yu teslim ettiklerini ve kimsenin canına, malına, namusuna dokunmamalarını isteyeceklerdi ve istediler de. Bu nu yapmalarının tek sebebi Çavuşlu yu savunacak düzenli bir birliğin ve Çavuşlu da erkek nüfusunun az ve yaşlı olması eli silah tutanlarının ise cephede olması en önemli etkendi. Bu nu duyan işgalcilerin komutanı zevkten naralar atmaya başlamış Çavuşlu yu teslim almaya sabırsızlanıyordu. Tarih 26 Temmuz 1916. Ramazanı Şerif Bayramı 1 ci Günü… Çavuşlu halkı bir Ramazanı Şerif Bayramına daha kavuşmanın hazzı ve heyecanı ile sabah erkenden kalkıp, cami de bir araya gelip kürsü de vaaz eden imam hatip in birlik beraberlik içinde, kardeşçe bir bayram geçirmenin temennilerine değinirken ve ardından bayram namazını icra etmenin, cami avlusun da bayramlaşma seremonisine bir kez daha ev sahipliği yapmanın hazzını yaşadığı anlar da, Rus işgal güçleri de o anlar da Çavuşlu sınırını geçmiş ve Çavuşlu Deresinin kenarına gelmişti. Bitap düşmüş birkaç Osmanlı askeri dere kenarında gördükleri manzara karşısında sarsılmış bir şekilde Rus işgal güçlerinden yardım istemişse de oralı olmayan işgal güçleri kıtası Çavuşlu Deresini geçmekte iken, buna göz yummak istemeyen birkaç Vatan aşığı “ya ölüm, ya istiklal” , “ allahuekber” nidalarıyla, Şeminin (Ağaç Bacak) kıranından işgalcileri sağanak yağmur misali yaylım ateşine tutuyorlardı. Rus işgal gücü kıtası neye uğradığını anlamadan çifter çifter piyon gibi sulara devriliyordu. Çavuşlu deresinin suyuna kapılıp Karadeniz’e karışıyordu. Çavuşlu Deresi Rus askeri kanından kızıla çalmıştı. Kurtulabilen Rus işgal gücü askerleri kendilerine siper arayışına girmiş ve karşılık vermek için kendilerine gelmeye çalışıyorlardı. Kısıtlı imkan ve cephane yüzünden fazla dayanamayan vatan aşığı kahramanların bir kaçı da orda şehitlik mertebesine ulaşmış ve geri kalan diğer kahramanlarda geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Dört gözle ve büyük şevkle Çavuşlu’nun teslim alındığını duymak için karargahın da bekleyen Rus işgal gücü komutanı bu durumu duyunca öfkesinden ve hiddetinden askerlerine Çavuşlu yu işgal etmelerini, taş üstünde taş, beden üstünde baş kalmayıncaya, yakılmayan ve yıkılmayan hane ve ticarethane bırakmamalarını emretmiş. Emri alan askeri birlikler Çavuşlu yu baştan sona yakmış yıkmışlar, kaçamayan masum “çoğunlukla yaşlı kadınlar ve çocuklar” kurşuna dizilmiş, süngülenmişlerdir. Birkaç yıldır ambarlarda bekletilen Fındık, Mısır ve Zahireler ateşe verilmiş üç gün üç gece cayır cayır yanmıştır. Hayvanlar telef edilmiş, değerli eşyalara el konulmuştur. Bu denli bir kıyımın yaşandığı Çavuşlu da Mübarek Ramazanı Şerif Bayramı tarih sayfalarına kazınan acımasız bir soykırıma imza atılmıştır. Canını kurtaranlar Batıya doğru kaçmaya zorunlu bir göçe başlamışlardı. Yol boyunca yolda kalmış yaşlılara, kimsesiz çocuklara, hastalara rastlamak çok sıradandı artık. Ama Tirebolu Harşıt Çayı azgın sularıyla geçit vermiyordu. Canını, namusunu, çoluk çocuğunu düşünenler hiç arkasına bakmadan kendisini azgın harşıt çayı sularına bırakıyor, biraz şanslı olanlar derme çatma sallarla karşıdan karşıya harşıt çayını geçmeye çalışıyorlardı. Mahşer yeri gibiydi harşıt çayı kıyıları, karadeniz’e su yerine ceset akmaya başlamıştı. Durum kötüydü, kötüden öte vahim bir hal almıştı artık. Yüzlerce insan namuslarını, iffetlerini korumak pahasına canlarını veriyordu. Rus işgal güçleri harşıt a yaklaşıyordu geride büyük bir yıkım. O cehennemden kurtulabilen az bir azınlık aç arık, yalınayak, yokluk, sefalet içinde yürümeye canlarını kurtarmaya devam ettiler. Düşman Rus işgal güçleri de azgın akan harşıt çayını geçememiş ve ilerleyişi durmuştu. Kurtulanların çoğunluğu Ordu, Terme ve Çarşamba bölgelerine yerleşmeyi uygun bulmuştu. Bir çoğu ümidini yitirmeden, bir gün yakınlarının, canlarından bir parçalarının kıyıma uğrayarak mecburi göçe zorlandıkları topraklarına dönmeyi düşünmeden edemiyorlardı ve bunun bir gün gerçekleşeceğini de biliyorlardı. Bu dönemler de muhacirlerin acılı türkülerine bile konu olan dizeler duyanlara o günleri anlatmaya yetiyor. “Trabzon dan çıktım başım selamet, Çavuşlu ya geldim koptu kıyamet, Anam ile yârim Hak’ka emanet, Kafir Urus yaktı yıktı evimi, Muhacirlik büktü benim belimi…” Tarih 26 Temmuz 2016. Hiç Yaşanmamış gibi geçen O koskoca 100 Yıl… Bu gün Rusların Çavuşlu’yu işgalinin 100. Yılı. Rusya da 100 yıl önce ihtilal patlak vermeseydi, bugün durumumuz nice olurdu. 100 yıl önce ve öncesi yaşanan bu olaylar bu günün bizlere bir varlık içinde gelinmediğini, ne kadar acımasızca zorluklar ve yokluklar içinde gelindiğini göstermektedir. Tarihini bilmeyen tarih yazamaz, tarihinden bir haber olan kişi yok olmaya mahkümdur. Bizlere bu toprakları vatan diye bırakan tüm şehitlerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyorum. Temennimiz o dur ki Yüce Allah bize ve tüm vatan topraklarımıza böyle acılar yaşamamıza tanık etmesin ve mekan olmasın. Haber : Murat ÖZARSLAN / Çavuşlu Haber… |
2532 kez okundu |
Yorumlar |
Cavuslu 28/07/2016 18:09 Gurbetten herkese selamlar olsun. Murat kardesim cok guzel bir yazi kaleme almissin, seni tebrik ederim. Bu topraklarin ne kadar kiymetli oldugunu sanli tarihimiz vasitasi ile daha da iyi anliyoruz.Sehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, butun hemsehrilerime saygilarimi sunuyorum. Engin Gedik Misafir - Engin Gedik Dram! 27/07/2016 10:53 Dıram değil dram :) Misafir - Ali |