DOĞRULUK VE SADAKA
Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere doğruluk,
dürüstlük ve sıdk ile girmemi sağla; çıkacağım yerden de
doğruluk, dürüstlük ve sıdk ile çıkmamı sağla. Bana yüce
katından tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ihsan
eyle!”
1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Doğruluktan ayrılmayın, zira
doğruluk sizi iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi sürekli
doğru söyler ve doğrunun peşinde olursa Allah katında
doğrulardan yazılır. Yalandan kaçının, zira yalan sizi
kötülüklere götürür. Kişi sürekli yalan söyler, yalanın
peşinde olursa Allah katında yalancılardan olduğu yazılır.”2
Kardeşlerim!
Hz. Ebu Bekir’den gelen bir rivayete göre Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s) bu sözü son vasiyetleri arasında
zikretmiştir. Başka bir hadisinde, “Her kim Allah ve
Rasulü’nün kendisini sevmesini istiyorsa sözünde doğru
olsun.” buyurmuştur. Efendimiz (s.a.s) başka bir hadislerinde,
cennete götüren hasletleri sayarken doğru sözlülüğü en başta
zikretmiştir. Aynı şekilde Hz. Âişe validemiz, doğru sözlü
olmayı İslam’ın on büyük erdeminin başında saymıştır. “Tehlike
bile görseniz doğruluktan ayrılmayın. Zira kurtuluş
doğruluktadır. Kurtuluş dahi görseniz yalandan kaçının.
Zira asıl tehlike yalandadır.” sözü de hadis olarak nakledilen
bir rivayettir.3
Değerli Müminler!
Ahlaki bütün sistemlerin ahlaklı ve erdemli bir hayat için
şart koştukları en büyük ilke şüphesiz doğruluktur. Doğruluk
sadece söze özgü ve sözden beklenen bir ilke olmadığı gibi aynı
şekilde doğrunun zıddı olan yalan da sadece sözle ilintili değildir.
Susarak yalan üzere hayat sürenler, yalan söz söyleyenlerden hep
fazla olmuştur. Eski dilimizde buna “samt-ı kâzib” denmiştir.
Gerçek anlamda sıdk ve doğruluk; hakikat anlamında doğru olanı
tasdik etmek; tasdik ettiğimiz hakikate uygun doğru söz
söylemek ve verdiğimiz sözde durmak; söylediğimiz doğru söze
uygun davranışta bulunmaktır. Şayet doğruluğu sözün sıfatı
olarak alacak olursak sözün, hem insanın iç dünyasına, inancına
ve düşüncesine hem de iş ve davranışlarına uygun olması
demektir.
Aziz Kardeşlerim!
Kur’an dilinde, kalbinde tasdik ettiği inancına uygun
davranan ve düşüncelerinin doğruluğunu iyi ve güzel
davranışlarıyla ortaya koyan kimseye sadık denmiştir. Bakara
suresi 177. ayette, iyilik ve doğruluk arasındaki ilişkiye dikkat
çekilmiş ve Allah’a iman, ahirete iman, namaz ve zekâtın yanı
sıra yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenmek
durumunda kalanlara, özgürlüğünü kaybetmiş olanlara çok
sevdiğimiz mallarımızdan tasadduk etmek, verdiğimiz sözde
durmak, zorluk ve sıkıntılara sabretmek sadıkların özellikleri
olarak zikredilmiştir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in hadisleri incelendiğinde
Efendimizin, doğruluğun davranış boyutuna da “sadaka” adını
verdiğini görürüz. “Sadaka” kavramı sadece dilimize geçerken
değil, klasik ve çağdaş Arap dilinde de anlam daralmasına
uğramış ve karşılıksız olarak fakirin eline verdiğimiz yardımın
adı olmuştur. Oysa İslâm âlimleri sadakayı şöyle tarif etmiştir:
“Sadaka, imanın sadakatini ortaya koyan her davranıştır.”
“Doğruluğun davranışla aranmasıdır; doğruluğu davranışla arama
teşebbüsüdür.” Buna göre insanın özünde ve sözünde doğru
olduğunu ifade eden her davranış “sadaka” dır. Tıpkı insanın
aklında ve düşüncesinde var olan güzelliği yansıtan davranışlara
hasene ve hasenât denildiği gibi.
Aziz Kardeşlerim!
Şimdi geliniz, hep birlikte “sadaka” olarak adlandırılan
davranışları Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in dilinden
dinleyelim. “Güzel söz sadakadır.”4
; “Yumuşak söz sadakadır.”5
;
“Kardeşinin yüzüne tebessüm etmen sadakadır.”6
; “Allah’ın
kullarına selam vermen sadakadır.”7
; “İnsanlara yol göstermen
sadakadır.”; “Yolunu kaybedene yol göstermeniz sadakadır.”8
;
“Yolda insanlara eziyet veren bir şeyi kaldırıp atman
sadakadır.”9
; “Bir kimsenin bineğine binmesi için yardımcı
olman sadakadır.”; “Bir kimsenin yükünü yüklemesi için
yardımcı olman sadakadır.”10; “Doldurduğun kovayı kardeşinin
boş kovasına boşaltman sadakadır.”11; “Zayıf bir kimseye
gücünle yardımcı olman sadakadır.”; “Sanat ehline yardımcı
olmanız sadakadır.”; “İki kişinin arasını bulman, iki kişinin
arasında adaletle hükmetmen sadakadır.”12; “Konuşma özürlü bir
insanın kendisini ifade etmesine yardımcı olman sadakadır.”;
“Hastaları ziyaret etmeniz sadakadır.”; “Toprağa diktiğiniz her
bitki, her ağaç sizin için sadakadır.”; “İnsanın veya hayvanların
ondan yedikleri sizin için sadakadır.”; “İnsanlarla iyi geçinmek
sadakadır.”; “Çocuklarınıza yedirdiğiniz sadakadır.”; “Eşinize
yedirdiğiniz sadakadır.”; “Yanınızda çalışanlara yedirdiğiniz
sadakadır.”13; “Kişinin kendi ailesi için nafaka temin etmesi
sadakadır.”14; “En üstün sadaka kişinin ilim öğrenmesi ve
öğrendiği ilmi Müslüman kardeşine de öğretmesidir.”15
;
“Cenazelere katılmanız sadakadır.”; “Emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i
ani’l-münker sadakadır.”16; “Namaza attığınız her adım
sadakadır.”17; “Allah’a hamdetmeniz sadakadır.”18; “Allah’ı
tesbih edişiniz sadakadır.”19; “Allah’ı tekbir edişiniz
sadakadır.”20
; “Şerden uzak olmanız sadakadır.”; “Maruf olan her
şey sadakadır.”21
Kardeşlerim!
Unutmayalım ki sadaka, kişinin Rabbine, kendine ve bütün
insanlara karşı sadakatini gösteren her davranıştır. Yani sadaka,
sıdk üzere olan sadıkların davranışıdır.
Ne mutlu dürüst ve sadık olanlara!
Ne mutlu dosdoğru ve sıddık olanlara!
1
İsra 17/80.
2
Müslim, Birr ve Sıla, 105.
3
Abdullâh b. Muhammed, Mekârimu’l-Ahlâk, I, 46.
4
Ahmed b. Hanbel, II, 312.
5
Buhârî, Edeb, 34.
6
Tirmizi, Birr ve Sıla, 36.
7
Buhârî, Sulh, 11.
8
Ahmed b. Hanbel, II, 42, 154.
9
Buhârî, Mezâlim, 34.
10
Ahmed b. Hanbel, II, 316, 350.
11
Tirmizî, Birr, 36.
12
Buhârî, Sulh, 11.
13
Ahmed b. Hanbel, IV, 121; V, 154; VI, 362.
14
Buhârî, Îmân, 41.
15
İbn Mâce, İbn Mâce, Sunne, 20.
16
Ebû Dâvûd, Tatavvu, 12.
17
Buhârî, Cihâd, 62.
18
Müslim, Musâfirîn, 84.
19
Ebû Dâvûd, Tatavvu, 12.
20
Ahmed b. Hanbel, V, 167.
21
İbn Ebî’d-Dünyâ, Kitâbu’l-Havâric, s. 21, 179.
Hazırlayan: Diyanet İşleri Başkanlığı