HİCRİ YILBAŞI
Muhterem Müslümanlar!
4 Kasım Pazartesi günü Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinin 1435. Yılını ve Muharrem ayının ilk gününü idrak etmiş olacağız. Hicret, Miladi 639 yılında Hz. Ömer’in halifeliği döneminde, takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. İslamtarihinde ve Allah Resulünün hayatında bu olay çok önemli bir dönüm noktasıdır. Hicret,baskı ve zulüm altındaki ümmetin kurtuluşu, yeniden dirilişidir. Hicret, güçlü bir medeniyetin ortaya çıkmasına sebep olan muhteşem bir hadisedir.
Aziz ve Muhterem Müslümanlar!
Hicret, anlam olarak uzaklaşmak, terk etmek manalarına gelir. Hicrette yakınları, dostları, öz yurdu din ve nançsebebiyle terk etme vardır. Hicret edene muhacir denir. Peygamber Efendimiz (SAV), gerçek muhaciri şöyle tarif etmiştir: “Hakiki muhacir Allah’ın yasakladığı şeylerden kaçan ve onları terk eden kimsedir.”2 Hicret, küfür yurdundan iman yurduna intikalle, Allah’ın emrettiklerini yapmak, yasakladıklarını terk etmekle olur. Hicret, ilk Müslümanların inançları uğruna yaptıkları en büyük fedakârlık ve tevhit inancının, kalplerde yerleşmesinin en büyük sembollerindendir. Hicretten gaye, küfürden, zulümden uzaklaşıp İslamı bütünüyle yaşamaktır. Şartlar gerektirdiğinde hicret her zaman yapılır. Yüce Allah Muhacirleri Kur’anı Kerim de şöyle anlatıyor: “Onlar, ayakta iken, otururken ve yan yatarken Allah'ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. (Ve derler ki:) 'Rabbimiz, sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru…
Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki:) Ben, erkek olsun kadın olsun, içinizden gayret eden hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, benim yolumda eziyete uğrayanlar, çarpışan ve öldürülenlerin günahlarını örteceğim. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu ödül, Allah tarafındandır. Nitekim mükafatın en güzeli Allah katındadır.”
Aziz Müminler!
En büyük idealimiz, bir müslüman olarak gönlümüzü yaradanımıza teslim etmektir. Esasen mümin olmak kadar, müslümanca yaşamak ta çok önemlidir. İnandık dediğimiz yüce dinimizin esaslarını gereğince yaşıyor muyuz? Bu hususta kendimizi hiç hesaba çektik mi? Günlük hayatımızda İslam adına neler yapabiliyoruz? Ailece İslam’a, müslümana, bir ardımımız dokunuyor mu? Kötülüklerden uzaklaşabiliyor muyuz? Bu soruları düşünelim. Öte dünyada bunlara cevap veremezsek halimiz nicedir. Gelin, hayata müslümanca talip olalım, müslümanca yaşayalım ve günahlardan hicret edelim, onları terk edelim. Böylece Allah’ın rızasını kazanan ve cennetegirenlerden olalım.
Hutbemin sonunda, yeni Hicri yılınızı tebrik ederken, 1435. Hicri senenin İslam alemi için hayırlarla dolu olmasını diliyor ve sözlerimi bir ayet meali ile bitiriyorum: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenlerle, muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.”
Selahattin Cansız
Fatih Camii Eynesil