ÜLKÜ ÖZEL AKAGÜNDÜZ'ün haberi
Çay tiryakileri market raflarında 'en iyi' çayı arayadursun, Çaykur 1959 yılından bu yana ürettiği en özel çaylarından birini yalnızca Giresun'da satıyor.
Rize dışında güneş görerek yetiştiği için buruk bir tada sahip "42 No'lu Tirebolu Çayı" kaçak çay olarak bilinen Seylan çayına alternatif gösteriliyor. Kurum yetkilileri önemli bir mesaj da veriyor: "Üstelik bu çay katkılı değil."
Çay tiryakileri bir hayli üzülecek. 'En iyi' belledikleri marka gerçekten en iyi mi? Sarı, kırmızı ya da siyah paketlerden birinde aradığını bulanlar derhal tafsilata geçer; porselen demlik mi iyidir, bakır mı? Yok, efendim, çayı yıkamak gerekir mi, demliğe bir parça soğuk su konulsa nasıl olur? Bir de harmancılar vardır; bir avuç o çaydan, bir avuç bu çaydan yaptıkları karışımı anlatırken pek bilmiş, pek muzaffer görünürler. Şimdi bu insanlara kalkıp desek ki, devletin yaklaşık elli yıldır ürettiği bir çay var ve bu çay eğer Giresunlu değilseniz, sizin yaşadığınız şehirlerin irili ufaklı marketlerinde satışa hiç sunulmadı. Şaşkınlıktan şekil değiştiren yüzlerle eğlenecek değiliz; ama gerçek bu; Giresun'un Tirebolu ilçesinde kurulan Çaykur fabrikasında 1959 yılından beri üretilen '42 No'lu Tirebolu Çayı' yalnızca Giresun'da satılıyor. Üstelik bu çay hani o yıllardır güvenerek, beğenerek içtiğimiz ki yine öyle içmeye devam edelim, 'turist', 'filiz', 'kamelya' çaylarından daha özel üretiliyor. İlk şaşkınlığı atlattıktan sonra, meseleyi anlamak için yolumuzu Tirebolu'ya düşürdük. Çay deyince biz Rize'yi biliriz, Tirebolu da nereden çıktı? Üstelik çok özelmiş, nasıl yani? Hem niye sadece Giresun'da satılıyor? Çaykur'un 42 No'lu Tirebolu fabrikasında sorularımıza cevap ararken konunun özüne uygun düşecek biçimde Tirebolu çayı yudumlamayı ihmal etmedik.
Güneş gören çay buruk olur
Fabrikanın duvarlarına asılan ilanlarda üreticiyi hedef alan kısa ve net cümleler: "Ne satarsan onu içersin." "İçilen tadın çayı, satılan çayda saklıdır." Çaykur'un bütün fabrikalarında görebileceğimiz bu ilanlardaki kafiye uyumu hoş; ama bizim aklımız 42 numarada. Nedir bu 42 numara? Kırk altı fabrikaya sahip Çaykur'un 42. fabrikası. Öyle esrarlı bir numara değil anlayacağınız. Fakat çayın özelliklerine gelince durum değişiyor. Bu fabrikaya işlenmek üzere gelen çay, Ordu'nun Perşembe ilçesi ve Trabzon'un Vakfıkebir ilçesi arasındaki bölgeden toplanıyor; ama toprak açısından en özellikli alan; Giresun'un Espiye ve Eynesil ilçeleri ki burada yalnızca çay değil fındık da güzel oluyor. Bu bölgenin Rize'den daha fazla güneş görmesi çaya tam da tiryakilerin sevdiği buruk tadı veriyor. Toprak, güneş ve elbette Karadeniz'in yüksek dağları... Tirebolu çayının güzelliği biraz da sahile yakın çaylıkların dağlara taşınmasında gizli. Ve işte tiryakiyi sevinçten ağlatacak detaylar: Yaş çayın filizleri makas değmeden elle toplanır ve Çaykur'un diğer fabrikalarındaki gibi stoklanmaz. O gün toplanan çay hemen ertesi gün işlenir. Elek gözüne göre yedi nevi çay üreten Çaykur'un 2. nevi ürünüdür. Bu ne demektir? İki numaralı elekten filizin yalnızca üst kısmı geçer ve bu ince kısım keyif çayı olarak bilinir. Mayıs ayının ilk sürgünlerinden üretilen Tirebolu çayı harmanlanmayan yani nevilerin birbirine karışmadığı tek üründür aynı zamanda. Çayla ilgili aslında bildiğimiz ama yetkili ağızlardan duyunca daha ciddiye aldığımız bazı gerçeklerden de söz etmek lâzım. Yabancı menşeli çayların ki buna Güneydoğu'da çok tüketilen 'kaçak çay' da dâhil, katkı maddeli olduğu söyleniyor. 'Ama çay kıpkırmızı oluyor." demeden önce bir düşünmek gerekiyor anlaşılan.
Tirebolu çayının yalnızca Giresun'da ve Çaykur'un Rize'deki reyonunda satılmasının üretim azlığıyla ilgisi yok. "En iyi ürünü biz üretir, biz tüketiriz.' gibi imtiyazlı bir durumdan söz edilebilir. Neticede bu çay, Giresunlular ve Giresun'a yolu düşenler eliyle sadece yurtiçine değil Avrupa'ya kadar dağılıyor. Müdavimlerin izi internetteki forumlarda da sürülebilir pekâlâ ve oralarda, "42 numaradan başkasını tanımam." yollu izahlara rastlanabilir; ama biz hazır Tirebolu'dayken kahveleri dolaşalım dedik. Çay ocağının başında duranlar iddialı; "On dakikada demi çıkar. Beş altı bardağı nasıl içtiğini anlamazsın. Dişleri de sarartmaz." Kazıkbeli ve Çevre Yaylalar Derneği'nin ocağını işleten Nevzat Kadıoğlu meydan okuyor: "On beş, yirmi çeşit çay demlesinler. Hepsini yan yana koysunlar. 42 numarayı bir yudumda gözüm kapalı seçerim." Müdavimler de çay değişince "Olmadı usta!" diyecek kadar tecrübeli. Her gün uğradığı cay ocağında sekiz-on bardak çay içen Zeki Ayten yakında Almanya yolcusu. Eli boş gider mi, sadece ev için değil komşular için de yanında en az altı kilo çay olmalı. Komşuların nereli olduğunu tahmin etmek zor değil. 42 numaradan başkasına yüz vermeyen Giresunlu tiryakiler... Çayın en özelini bilen içiyor ne de olsa...
Reyonda çay tükenirse!
Fabrikanın hemen önündeki 'Tirebolu 42 No'lu Çay Satış Reyonu'ndan çay almak isteyenler kötü bir sürprizle karşılaşıyor şu günlerde. Reyonda, 42 No'lu çay hariç Çaykur'un bütün ürünleri satılıyor. Yetkililer Tirebolu çayına özgü mavi paketlerin tükendiğini ve ihale sonuçlanır sonuçlanmaz satışların başlayacağını söylüyor; ama bayram tatilini geçirmek üzere memlekete gelen Giresunlular çok dertli. Yalnızca Giresun'da satılan bu çayı altı buçuk liraya perondan almak varken, yedi liraya bakkaldan almak istemiyorlar. "42 No'lu çay yoksa müşteri yoktur." diyen reyon yetkilisi kimi günler on kiloluk kolilerden yüz adet gittiğini söylüyor.
kaynak:Zaman-Pazar