FETİH VE FATİH

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden.... 
Senin de destanını okuyalım ezberden... 
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden... 
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın... 
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Muhterem Müslümanlar!

Tarihte bazı olaylar vardır ki, Milletin hafızasından asla silinmez. Bunlar sebep ve neticeleriyle dünya tarihinin seyrini değiştiren olaylardır. İşte İstanbul’un fethi de bunlardan biridir. İnsanlık tarihi, İstanbul'un fethiyle, bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılmasına sebep olan en önemli olaylardan birine şahit olmuştur.

Peygamber efendimiz(s.a.v.)in; "İstanbul mutlaka fethedilecektir. O'nu fetheden komutan ne güzel komutan ve O'nu fetheden asker ne güzel askerdir"[1] şeklindeki müjdesi ise, bu fethe, apayrı bir anlam ve önem kazandırmıştır. İstanbul'u fethederek bu övgüyü hak eden büyük hükümdar Fatih Sultan Mehmet Han, çıkardığı bir fermanla Bizans halkının hasret kaldığı can, mal, ırz ve namus güvenliğini teminat altına alarak, idaresi altındakilere, günümüze örnek olacak şekilde, sevgi, saygı ve hoşgörüye dayanan inanç ve ibadet hürriyeti tanımıştır.

“Yaratılanı sev Yaratandan ötürü” anlayışıyla hareket eden Fatih, gemileri karadan yürütmekle, zincirleri kırmakla, surları aşmakla kalmamış, bunlardan daha zor olan kalpleri de fethetmiştir. Resûlullah’ı Medine’de evinde misafir eden Ebû Eyyub el-Ensârî başta olmak üzere yüzlerce sahâbî, o güzel orduda bir nefer olabilmek için çölleri ve dağları aşarak İstanbul’a kadar gelmişlerdir. Fetih onlar için müyesser olmasa da, birçokları şehid olup, bu topraklara defnedilerek fethin öncüleri olmuşlardır.

Bu fetih, kalbi imanla dolu olan, Hakk’a gönülden bağlanan, Allah adını yüceltmek için her türlü tehlikeyi göze alan, kanının son damlasına kadar düşmanla çarpışan, ölümsüz kahramanların destanıdır.

Bu fetih, canını mübarek dinin ve vatanın emrine veren, malını İslâm’ın zaferi için feda edenlerin destanıdır.

Bu fetih, İslâm’ın cihana açılmasını sağlayan olayın adı ve imanın küfre, bilginin cehalete, birliğin tefrikaya üstünlüğünün sembolüdür.

Bu fetih, Cenab-ı Hakkın “Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder (düşmana karşı) ayaklarınızı sabit kılar”(2) meâlindeki beyanından hareketle, imanın, ilmin, azmin, cesaretin, metanetin, yaratana inancın kendinde birleştiği bir mücâdeledir.

Aziz Müminler!

İstanbul’un fethinin 560. yıldönümü vesilesiyle, üzerinde yaşadığımız bu toprakların Müslüman yurdu olmasını sağlayan fetih erlerini, şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor, Yüce Rabbimden rahmet diliyorum.

Salât ve selâm olsun, asırlar öncesinden fetih müjdesi veren o yüce peygamber Hz. Muhammed’e! (s.a.v.)

Selam olsun, şanlı Fatih ve kahraman ordusuna!

Selam olsun, Ulubatlı Hasan ve bütün şehitlerimize ve nice isimsiz kahramanlara!

Ne mutlu, fethe ve Fatih’e layık olmaya çalışanlara ve fetih emanetine sahip çıkanlara!

Burhan ÇAKIR

Çaldağ Beldesi Melikli Mah.Aşağı Camii İ.H.

1-Ahmed b. Hanbel Müsned, IV, 325
2- Muhammed, 47/7

CUMANINZ MÜBAREK OLSUN