Buradan yola çıkarak ortaya çıkan tabloyu AKP ve CHP açısından irdelemek yeterlidir. Buna göre AKP bu kampanyada sağı bir noktada buluşturmuştur. CHP ise solu biraraya getirmeyi başarmıştır.

     Denilebilir ki MHP ve diğer hayırcıları dikkate almıyor musun? Bunun en güzel cevabı sandıklarda MHP’nin olmayışıdır. Yani MHP örgütleri sempatizanlarını ve tabanını ikna edememiştir.

     Okullarda sandık başında MHP’nin görevlendirdiği hiç kimsenin olmayışı bunun en güzel göstergesiydi. Sandık başında sadece AKP ve CHP’nin temsilcileri vardı. Daha evvelde yazdığım gibi halkın anaysa diye bir derdi olmadığını bir kez daha okullarda gözlem yapma olanağı buldum.

     Sandık başına gelen seçmen ya AKP ve R.T.Erdoğan için ya da CHP Kılıçdaroğlu için gelmişti. Bunun dışında oy kullananlar ise parti sempatisi olmayan tarafsız seçmendi. Bazıları sandık başına geldiği halde hala karar verememişti. Bu tip seçmen ise iktidara kızmış ise hayır dedi, muhalefete kızıyorsa evet dedi.

     Sandık başında sayım yapılırken yaşanan ilginç olaylarda vardı. Bazı seçmen oy pusulasını alır almaz mührü pusulaya vuruyordu. Bu bir meydan okumaydı.

     Sandık başkanı kapalı bölmeye girmesi gerektiğini ikaz etmesine rağmen tercihini açıkça yapan ve oyunu kullanan seçmenler oldu. Bazı seçmenler ise mührü tercih ettiği kısma bir kez yerine üç dört kez vurmuş görünüyordu.

     Bazıları ise iki tarafı da memnun etmek için hem hayıra hem de evete mührü basmıştı. Bazı seçmeler ise evet ve hayır yüzün kirlenmemesi için mührü oy pusulasının arka kısmına basmıştı. Bu durumda elbette oyu geçersiz sayılıyordu.

     Diğer bir konu ise birçok seçmene seçmen bilgi kartı gelmemişti. Bu seçmenler ise ismini seçmen listesinde bulabilmek için okulun her katındaki sandığın listesini incelemek zorunda kalıyordu.

     Sandıkların hala elli yıl önceki ahşap ve ilkel görüntü içinde halkın önüne gelmesi de ayrı bir tartışma konusu olmalıdır. Batıda ve modern ülkelerde şeffaf sandıklar kullanılmaya başlandığından yüksek seçim kurulunun haberi olmamış diye düşünüyorum. Ayrıca seçimlerin ve oy kullanma işleminin büyük kentlerde bilgisayar ortamında yapılması gündeme gelmelidir.

     Bu seçimde şunu gördük ki halk oy kullanmayı seviyor. Katılımın %80’lere varması bunun göstergesi.

     Gelişmiş batı ülkelerinde ve ABD’de katılım oranları %50’lere kadar düşebilmektedir. Bu demokrasimiz için iyi bir gösterge diye düşünüyorum. Referandum yapıldı ve bitti. AKP’de CHP’de bu seçimden karlı çıkmış ve hedeflerine ulaşmıştır.

    Herkesin ortak kanaatinde olduğu gibi MHP kaybeden olmuştur. Güneydoğuda ise BDP “Ben burada ne istersem yaparım” mesajını vermiştir. Boykot kararı büyük ölçüde gerçekleşmiştir.

     Bundan sonra BDP ''Bağımsız Kürdistan'' veya ''Özerk Kürdistan'' fikrini daha yüksek sesle söyleyecektir. Onlarda artık %10 barajı olduğu sürece Türkiye partisi olamayacaklarını iyi biliyorlar. Bundan sonra bütün örgüt gücünü Kürt nüfusun yoğun olduğu şehirlerde kullanmaya başlayacaklardır.

     Aslında %10 barajı BDP gibi partilerin özerklik isteklerini de arttırıyor.”Ben nasıl olsa batıda yokum sistem batıdaki gücümü parlamentoya taşımama izin vermiyor. Bende bütün gücümü ''Özerk Kürdistan'' bölgesine veririm” fikrine sarılmalarını da hızlandırıyor.