Yoksa yanılıyormuyum; düşüncelerimle, gün geçmiyorki ne yaşanmışlıklar duyuyorum Çavuşlu da. Yaşananlar dedikleri gibi sadece popüler kültürün getirdiği bir parçamı sizce, ben düşünüyorumda galiba evet demek geliyor içimden. Diyeceksiniz ki “durum öyleyse neden böyle bir yazı yazmak zorunda kaldın işi popüler kültüre bağladıysan” diye. Evet sıkı durun söylüyorum açıklıyorum nedenini edep bir kişinin belden altını ilgilendirmez, o kişinin yaşamını idame ettirmeye çalıştığı çevresi ve çevre insanınında edebini ilgilendirdiğinden bu konuyu günümüz popüleritesine bağlamak bence aptallık olur. Biliyorum hemen yazımın üçüncü satırında bende evet dedim ama iş onu gerektirdiğinden evet dedim. Bende bir türk olarak olaya fransız kalmak istemedim. Beynim evet ten yana, mantığım ise hayır diyor bana. Bana böyle diyorda sizlere başkamı diyor bu neticede bu popüler kültürü kaleme almak istedim bu yazımda.

Günümüz çağının getirmiş olduğu kültürel, sosyal, sanatsal, bilimsel hayat yaşantısı gün geçtikçe ülkemizde ve çavuşlu muzda değişmekte, değişim göstermekte ve görmekteyiz. Bunun önüne katiyen geçemeyiz yatağından taşmışcasına akan bir sel suları gibi artık durdurulamaz bir hal almıştır, ilerlemektedir. Bugün dünya kentlerinde durum nasılsa ülkemiz ve çavuşlu muzda aynı durumdadır. Gelin bizler kendi bölgemizden örnek vererek bu olayı daha detaya dökelim.

Bundan yirmi (20) yıl önce çavuşlu kendine has örf ve adetlerini,  ananelerinin son dönemini  yaşıyor denseydi zannederim ki büyük çoğunluk buna inanmazdı ama bugün gelinen nokta hepimizin malumu. Aile içi geçimsizlik ve aile bağları başta olmak üzere, akrabalık dereceleri zedelenmiş hatta dağılmış bir kültüre dayanmış durumdayız. Küçük büyüğünü, büyük küçüğünü saymaz, tanımaz ve taamül edemez bir duruma gelmiş durumda. Toplu yaşama alanlarında bir alt katta ikamet eden, bir üst katta ikamet edeni tanımaz olmuş, komşuluk ilişkileri yok denecek kadar az, bozuk, çarpık ve ortak paydalarda da taamül sınırlarını zorladıkları görünmektedir. Popüler kültürü destekleyen yeni nesil geçmişini bilmediğinden mi bunu yapıyor, yoksa geçmişte yaşananları göz önünde tutarak bu şekilde mi davranıyor bilinmez. Sokaklarda insanlar biribirlerini karşıdan öte gördüğü vakit ne yapacağını şaşırıyor günümüz dünyasında, ülkemizde ve çavuşlu muzda zannedersiniz ki iki düşman misali. Bu örneklemeler en basiti, en vahim duruma gelmiş olanı ise günümüz gençlerinin kendi aralarında, okulda, sokakta, top oynarken, gezerken, yemek yerken, telefonda konuşurken, hatta karşılıklı yüzyüze arkadaşıyla konuşurken belden alttan ağza alınmıyacak seviyesiz, saygısız ve en önemlisi edepsiz konuşmalarda günümüz popüleritesini artırmış popüler kültüre dahil olmuş durumda. Genç nesil çevresinde küfürlü konuşmayan hemcinslerini tabiri caizse inek, süt çocuğu, hanım evladı adı altında sınıflandırmaya sokmuş durumda sebep aile terbiyesi, edebi almış genç küfür etmiyor diye.

Aşağılanma ve aile baskısı altında gelişim gösteren genç nesil yozlaşmaya, bozulmaya ve yok olmaya mahkümdür. Bu gün bunu dediğim gibi popüler kültüre bağlamak yanlışlıktır. Başkasının çocuğu çok mu iyi seviyede deyip böyle düşünmemek gerek önce sen kendi evladını sonra başkalarının çocuğunu düşünmelisin ki doğru yolda olduğuna emin olasın. Bir atasözü ile devam etmek gerekirse “ağaç yaş iken eğilir” sonradan eğilen ağaç bel vermez tatminkar olmaz kesinlikle. Bu koşullarda yetişen genç ilerleyen yaşamında bir çok daha olumsuzlukla karşı karşıya kalabilme riski fazladır. İlerleyen yaşamının başlangıcında tanışacağı yeni arkadaşlıklar yapay olacaktır ve üzülen bu sefer kendisi olacaktır ki daha kötü sonuçlara dönüşmemesi için hiçbir engel yoktur. Gelin birlik olalım önce kendi neslimize sonra komşularımıza ve çocuklarımıza örnek olacak kötü alışkanlıklar aşılamayalım. Popüler kültürün yerini yöresel kültüre geri döndürelim. Saygılarımla…

Murat ÖZARSLAN…