• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/cavuslutesisleri
  • https://twitter.com/cavuslu_org
Üyelik Girişi
ÇAVUŞLUDAN
Facebook ta ÇAVUŞLU HABER

ÇAVUŞLU DA DÜĞÜN TARİHLERİ
GİRESUNSPOR

GÖRELESPOR
GÖRELEYİ CANLI İZLEYİN
İLLER ARASI MESAFE
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
NAMAZ VAKİTLERİ
Hava Durumu
google Reklam
Site Haritası

sanalbasin.com üyesidir

Ali Zafer TOPŞİR
aztek0606@hotmail.com.tr
ANAYASAL VATANDAŞLIK DEĞİL ANADOLU VATANDAŞLIĞI
23/10/2011

 

                  Osmanlının son meclisinde etnik kökenli millet vekilleri, birinci dünya Savaşından sonraki parçalanma sürecinde ayrılıkçı unsurların liderleri olmuşlardır. Buna Suudi Arabistanın ayrılıkçı lideri Şerif Hüseyin de dahildir. Bu süreçte kürt liderlerde diğer ayrılıkçı unsurlarla hareket etmişlerdir. Ancak  Osmanlının  sadık tebaam dediği Ermenilerin başta Van olmak üzere,  bölge halkına yapmış oldukları işkence ve kıyımdan dolayı savunmasız kalan kürt liderler,  Osmanlı tebaasının ana unsuru olan Türklerin yanında yer almışlardır.

                  Bu coğrafyada asli unsur olan Türkler Cem Sultan Olayından sonra devlet yönetiminde etkin olarak yer almamışlardır.        Oysa sadık tebaa  olduğu bilinen Ermeniler dahil Anadolunun birçok il ve ilçesinde belediye başkanlığı ve meclislerinde yer almışlardır. Öyle ki, Kaptan Yorgi  ve Tokatliyan Matos Ağa    Giresun’da, Metropolit Hrisantos ise Trabzonda  belediye başkanlığı  görevlerinde bulunmuşlardır. Buna rağmen bu etnik grupların isyanının önüne geçilememiştir.

                   Bugün var olan devletler istihbarat teşkilatları köklü ve uluslar arası alanda etkin olan devletlerdir. Türklerin ve Sünni Müslüman devletlerin hiçbir zaman etkin bir istihbarat teşkilatları olmamış, Sultan  Abdulhamit dönemi de  dahil olmak üzere sadece dedikodularla yetinilmiştir.

                     Bugün PKK terörü bölge halkından kaynaklanan etnik   bir terör değildir. Kaldı ki doğunun etnik yapısı da tek bir kökene dayalı homojen değildir. Bölge; Türk, kırmançi, zaza, gorani, arap, nasturi, süryani gibi daha pek çok etnik yapıdan oluşmaktadır. Dolayısıyla 

başlangıcından bugüne kadar PKK terörü, İngilizler başta olmak üzere,  yabancı istihbarat destekli bir terördür. Bu süreçte ülkemizin diğer bölgelerinde olduğu gibi   devlet yönetiminin  de  ciddi zaafları olmuştur.

                     Ülkemizin yönetiminde Trabzonlu siyasetçilerin daima  Trabzonluları göreve getirmeleri eleştiri konusu yapılmıştır. Oysa,  bugün göreve gelen bakanlar dahi atamalardaki tasarruflarını, kendi etnik kökenlerine  göre kullanmaktadırlar.  Bu tasarruflar ister istemez ülke insanının  bir birine  ve devlete olan  güvenini  azaltmaktadır.

                      Doğu halkı PKK terörünün kaynağı  olmamıştır, fakat üzerine yıkılan bu sorunun çözümü sürecine de dahil edilmemiştir. Kamu yönetiminde çok daha merkezileşilmiş ve  yerel dışlanmıştır. 17.09.2011 tarihli 653 sayılı  Kanun Hükmünde Kararname ile 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin  2. Maddesinin 1. fıkrasının “ h ” bendinde yapılan değişikliklerle  “ yapı ruhsatı, yapı kullanma izni, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı ”  verme yetkilerinin belediyelerden alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmesi bu merkezileşmenin son örneğidir.

                       Şahsım adına kamuda üst yönetimde bulunduğum yıllarda özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizi nerdeyse bucak ve köylerine kadar gidip görmeye, bizzat halkla hemhal olmaya çalıştım. Ilısu Barajının yapımıyla ilgili olarak Hasankeyf ’te ekibimizle  yürüttüğümüz çalışmalarda, baraja karşı olduğu görülen bir grup vatandaş gecenin geç saatlerinde bize gelerek:  “ aşağısı dere,  yukarısı petrol, karşısı ova ama biz açız.  Baraja yapımına karşıyız diyerek yürüdüğümüzü de görürseniz,  ne olur bu barajı yapın, bizi de bu sefillikten kurtarın  ” demişlerdi.   Yaşadığımız buna benzer olaylar neticesinde   özellikle su kaynaklarının bulunduğu vadilere  30 civarında baraj yapılmasıyla ilgili olarak hazırlamış olduğumuz raporu ilgili kurumlara bizzat vermiştik. Bugün  DSİ Genel Müdürlüğünün de bu  tür raporlardan hareket ederek, bölgeye 40’a yakın baraj yapımı planladığını en azından biliyorum. Üzülerek ifade ediyorum ki, terörü destekleyen odakların girişimleri neticesinde,  ne yazık ki    Ilısu  Barajı   hala yapılamamıştır.     

                       Temennim bu barajların hayata geçirilmesiyle, ulaşım kolaylığı,  enerji, sulama, turizm ve hayvancılık gibi faaliyetlerle   bölge ekonomisinin kazanacağı ivmenin yanında ,  terörün asıl ekonomik  kaynağı uyuşturucu ticareti,  kaçakçılık   ve   kayıt dışı unsurlarında sistemin dışına itilmesidir.

                      Şehitlerimize yüce  Allah’tan rahmet dilerken, terör belasından kurtulmak için merkeziyetçi değil,    insan odaklı   bakış açısıyla  sistemin içerisindeki bütün kaynakların  değerlendirildiği,  ANAYASAL VATANDAŞLIK DEĞİL ANADOLU VATANDAŞLIĞI  şemsiyesi altında buluşmak dileğiyle.

                

                     Saygılarımla.

 

                                                                                                                    


1932 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

HİLTON (9. VE 10. KOĞUŞ) - 09/03/2014
HİLTON (9. VE 10. KOĞUŞ)
KINALI KOÇLAR - 02/03/2014
KINALI KOÇLAR
SIRADAKİ GELSİN… - 23/02/2014
SIRADAKİ GELSİN…
ARAÇLARDA YANGIN ALGILAMA SİSTEMLERİ - 25/01/2014
ARAÇLARDA YANGIN ALGILAMA SİSTEMLERİ
MANİFESTO - 12/01/2014
MANİFESTO
GİRESUN’DA SAADET PARTİSİ - 28/12/2013
GİRESUN’DA SAADET PARTİSİ
KEDİ PENÇESİ - 22/12/2013
KEDİ PENÇESİ
ANADOLU TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ - 15/12/2013
ANADOLU TÜRKİSTAN CUMHURİYETİ
MÜCADELE BENİM HAYATIMDIR: NELSON MANDELA - 08/12/2013
MÜCADELE BENİM HAYATIMDIR: NELSON MANDELA
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam115
Toplam Ziyaret4278150
NÖBETÇİ ECZANE



   
  

google reklams