Necmettin Erbakan Hocanın, 85 yıllık hayata gözlerini yumarak ebediyete intikalinin birinci akşamında; cansız bedeni daha henüz kara toprakla buluşmamış, evinin önünde park halindeki ambulansın içinde bekletiliyor…

Artık bu noktadan sonra biz Müslümanlara düşen en büyük görevlerden biri, öleni hayırla anmaktır…

Allah (cc), Erbakan Hoca’ya rahmet, geride bırakmış olduğu kederli aile efradı ve yakınlarına, sevenlerine ve sayanlarına ise bolca sabırlar ihsan eylesin ( Âmin)…

‘’KÜLLÜ NEFSİN ZAİGATÜL MEVT SÜMME İLEYNA TÜRCEÛN’’ ( Her nefis ölümü tadacaktır. O’na döneceksiniz)…

85 yıllık fırtınalı hayatının yarım asra yakın bölümünde tartışmasız olarak “MİLLİ GÖRÜŞ” hareketinin liderliğini elinde bulunduran merhum Erbakan Hoca’nın en büyük mücadelesi şüphesiz; “BATI KULÜPÇÜLÜĞÜ, TAKLİTÇİLİK ve GULU GULUCULUK’ la itham ettiği zihniyetlerin mensuplarına karşı olmuştur…

Merhum Erbakan için en gerçek ve doğru kararı yıllar içinde tarih verecektir…

Asıl beni üzen konu ise; Merhumun naşı ambulans da ve daha henüz defnedilmemiş vaziyette bekletilirken, o gece TRT-3 Müzik Kanalında sunuculuğunu Şevval Sam’ın yaptığı bir müzik proğramına çıkartılan YORGO – KOSTA- BARBARAKİS VE DAHA BİRKAÇ YUNANLI YOSMA NIN ‘’VUR OYNASIN- ÇAL PATLASIN’’ ŞEKLİNDE VE TAM BİR BÖLÜCÜLÜK (PONTUSÇULUK) PROPAGANDASINDAN İBARET MAKSATLI VE REZİL DAVRANIŞLAR SERGİLEMELERİYDİ…

Ama ne var ki Merhum Erbakan Hoca, ölümünün daha ilk gecesinde; ekmiş olduğu rüzgârın acımasız ve insafsız fırtınasına maruz bırakılmıştı.

Bu acıklı durumun bir tek izahı var; Erbakan Hoca’nın kendi tayin ettiği kaderinin, daha henüz naşının ambulans da bekletildiği ilk gecesinde kendisine karşı acı bir cilvesi olsa gerek!!

Bir devlet televizyonu kanalı olan TRT-3, ‘’RENKLER- SESLER- YÜZLER’’ proğramıyla, üstelik de elektrik faturaları üzerinden tahsil ettiği fakir ve fukara milletimizin paralarıyla alenen etnik bölücülük ve ayrıştırma faaliyetleri yürütmektedir ki böyle bir zihniyet tarafından; Erbakan Hoca’nın daha henüz sıcak bedeni soğumadan, YORGOLU, BARBARAKİSLİ, DİMİTRİLİ VE YUNANLI DİŞİ YOSMALARI ekrana çıkartarak ‘’vur- oynasın, çal- patlasın’’ şeklinde müzikal proğramlar düzenlemesi gayet normal olsa gerek !!!

- Bugün iktidar da olanlar kimler?

- AKP değil mi?

- Evet AKP!

- Bu AKP kurmayları kimin yetiştirmeleridir?

- Merhum Erbakan Hoca’nın yetiştirmeleridir, yalan mı?

- Vallahi doğru!

- Pekiii, TRT kimin elinde?

- Üzülerek ifade etmek isterim ki bu TRT; bir zamanlar merhum Erbakan’ın dizinin dibinde uslu uslu oturup, RAHLE-İ TEDRİSİNDEN geçerek, bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 864 rakımlı tepesinden başlamak üzere, yönetimin en tepe makamlarını mesken tutanların ellerindedir…

TRT-3 ün Merhum Erbakan’ın ruhaniyetine yapmış olduğu bu saygısızlık en az; “Milli Görüş Gömleği”ni çıkardıktan hemen sonra, küresel güçlerin kendileri için diktiği BOP GÖMLEĞİNİ giyen talebelerinin, küresel eşkiyaların acenteliğine soyunmaları sonucu, Merhum Erbakan’a karşı göstermiş oldukları, vefasızlık, saygısızlık ve kinayeye eşdeğerdir…

-Sayesinde TBMM ye girerek devletin en yüce noktalarına kadar gelen talebelerinin, Hocalarının diktiği ‘’ MİLLİ GÖRÜŞ GÖMLEĞİNİ’’ çıkarıp paspas gibi çiğnedikten sonra, KÜRESEL EŞKİYALARIN DİKMİŞ OLDUKLARI ‘’BOP GÖMLEĞİNİ’’ giyerek TAKLİTÇİLİK VE BATI KLÜPÇÜLÜĞÜNE SOYUNMALARI, Erbakan Hoca’ya yaşatılan çok büyük bir üzüntü ve tahammülü zor bir acıydı !!!

-Kendi yetiştirmiş olduğu talebelerinin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölünme sürecine sokarak, milletin başına büyük belâlar açmakta olduklarını gören merhum Erbakan Hoca, 85 gibi oldukça ilerlemiş bir yaşa rağmen kendisini bu sorumluluktan biraz olsun kurtarabilmek gibi ulvi bir gayeyle Saadet Partisine yeniden Genel Başkan olarak, kendisine zor gelse de Ankara’ya taşındı…

-Erbakan Hocanın talebeleriyle olan tek ortak noktaları; her iki tarafın da TÜRK MİLLETİ ismini özenle telâffuz etmemelerinden ibaretti…

-Gerçi merhum Erbakan AZİZ MİLLET sözünü sık sık telâffuz ediyordu lâkin bu ‘’AZİZ MİLLET’’ sözüyle O’ bütün İslâm âlemini kast ediyordu ki bu sözünün sosyolojik bir karşılığı yoktur. Bir bakıma, sosyoloji ve tarih bilimini reddediştir…

-İşte bu tavrının bir neticesi olarak ‘’ NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE’’ sözünü kullanmıyordu…

-Bu felsefe ile yetişen talebeleri, yapacakları yeni Anayasa’dan Türk kimliği ve ilgili maddelerde geçen Türk kelimesini tamamen kaldıracaklarını beyan ediyorlar…

-İşte bu düşüncenin bir neticesi olarak çevresindekiler tarafından, Erbakan Hoca’nın tabutu üzerine küçük boyutta da olsun bir TÜRK BAYRAĞI serilmemişti…

-Hâlbuki şanlı Türk bayrağımızın şehit kanlarını ifade eden kırmızı rengi üzerindeki Ay, Cenâb-ı Allah’ı, Yıldız ise O’nun sevgili kulu ve Resulü Hz. Muhammed Mustafa’yı sembolize ediyor…

-Merhum Erbakan Hoca’nın talebeleri, O’nun ‘’ ÖNCE AHLÂK VE MANEVİYAT’’ tezini unutarak, 9 yıllık iktidarları döneminde; Tanzimat’tan beri geçen son 300 yıllık çok uzun bir zaman içinde dahi İslâm’a ve İslâm’ın ahlâki değerlerine vurulamayan en ağır darbeleri vurdular…

HOCALARININ İNADINA:

- Kelime-i Tevhid’den, Hz. Muhammed (sas)in ismini çıkardılar…

- Cuma Hutbelerinde okunan ‘’ Allah indinde tek ve makbul din İslâm’dır’’ şeklindeki Al-i İmran- 19.cu Ayetinin okunmasını kaldırdılar….

- Din dersi kitaplarında geçen kutsal bayramlarımız bölümüne, Kurban ve Ramazan Bayramlarımızın yanına, Hıristiyanlara ait olan KUTSAL YORTU BAYRAMINI eklediler…

- 6 Ayetten oluşan Fatiha Sûresi’nin sonundaki ‘’Azıp ve Sapıtmışlara karşı bizleri koru’’ Ayetini de yine Din Dersi Kitaplarından çıkardılar. (Bu din tahribatlarının sayıları 50 yi geçiyor) …

- 742 Kilise – 69 Manastır – 63 Şapel – 24 Havra -19 Sinagog ve 1 Bazilikayı koruma altına alarak; Van Akdamar Ermeni Kilisesi’nin tamiratına 3 trilyon harcadıkları gibi bunlarında tamiratlarına başladılar…

- Önce ‘’ Ahlâk ve Maneviyat’’ diyen Hocalarına müspet yaparcasına; Zinayı suç olmaktan çıkarıp, uyguladıkları yanlış ekonomik politikalarının sonucu olarak, maişet darlığı çeken 70 Bin kadınımız, FUHUŞ VESİKASI alabilmek için Emniyet binaları önlerinde sayelerinde uzun kuyruklar oluşturdular…

- Hocaları Merhum Erbakan ‘’UYDU DEĞİL, LİDER TÜRKİYE’’ derken, talebeleri ondan kopup iktidar olduklarında; bir Yahudi kuruluşu olan CFR tarafından gönderilen talimatları parti proğramına koyarak, Türkiye’yi Okyanus ötelerinin uydusu haline getirdiler…

- ‘’KIBRIS’I YUNAN’A VERMEMEK İÇİN – ORTAK PAZARA UŞAK OLMAMAK İÇİN – HERKESE İŞ – HERKESE EKMEK – HERKESE REFAH’’ iddiası ve samimi inancı ile yarım asırdır didinen, her zorluğa göğüs gerip, üç defa yasaklı duruma düşen Hocaları merhum Erbakan’ın aksine, O’nun talebeleri, Annan planına EVET DENİLMESİ ve bu plan gereği KKTC’nin varlığına son verilebilmesi için önlerinde engel gördükleri Kıbrıs davasının yılmaz müdafii ve Kıbrıs’ın SÜTÇÜ İMAMI KAHRAMAN RAUF DENKTAŞ’I HARCAYARAK, O’nun yerine utanıp sıkılmadan ‘’ KKTC kurulduğunda üzüntümden günlerce gözüme uyku girmedi’’ diyebilme bedbahtlığını gösteren M. Ali Talat’ı Cumhurbaşkanı yaptırdılar…

- Yine Hocalarının,’’ HERKESE İŞ VE REFAH’’ vaatlerinin aksine; ABD ve AB’nin talimatları doğrultusunda uyguladıkları yanlış ekonomik politikaları gereği, şeker pancarına – tütüne – çaya – fındığa kotalar koymaları ve milletin 88 yıl da dişinden tırnağından artırılan paralarla kurulan PETKİM – TÜPRAŞ - TELEKOM ve daha yüzlerce kuruluşu, verimli mümbit tarım arazilerini yabancılara peş keş çekmeleri neticesinde, milyonlarca işçiyi – köylüyü- kamu çalışanını acımasızca sokaklara döküp; onları ve onların bakmakla yükümlü oldukları eşleri ve çocuklarını, seçimden seçime oy avcılığı için rüşvet olarak dağıtılan bir çuval yanmayan kömüre, rutubetli ardiyelerde bekletilmekten küf kokan bir torba makarnaya mahkûm bıraktılar ve sonra kalkıp meydanlarda refahtan, kalkınmadan dem vurarak pembe mutluluk tabloları çizdiler…

- AB’ye girebilme uğruna Roma şehrinde, Türk ve İslâm’ın en azılı düşmanlarından olan PAPA’NIN 10. İNNOCENT’İN HEYKELİ ÖNÜNDE, Avrupa Birliği nihai senedini imzalayarak, bağımsızlığımıza büyük bir darbe vurdular…

- Merhum Erbakan Hoca; ‘’ ben İslâm ülkelerinin kalkınıp ve refah toplumu seviyesini yakalayarak, Siyonist ve Amerikan boyunduruğundan bir an evvel kurtulabilmesi için D-8 i kurdum, devletimize mali bir disiplin getirebilme gayesiyle de HAVUZ SİSTEMİ’ni kurarak parayı tek bir havuzda topladım. Bunun neticesinde devleti, özel bankalardan, gecelik yüz de binlerle varan çok yüksek faizlerle borç para alarak soyulmaktan kurtardım. Sırf bu sebeple, yabancı misyonların marifetleriyle iktidardan alaşağı edildim’’ diye feveran ediyordu…

-Erbakan Hoca, sık sık tekrar edip, milleti uyanık olmaya çağırıyor ve dikkatleri ‘’CİA’NIN TÜRKİYE SORUMLUSU GRAHAM FULLER’’in şu sözlerine çekmeye çabalıyordu;

‘’FAZİLET PARTİSİ İKİYE BÖLÜNEREK, ONUN İÇİNDEN ÇIKACAK OLAN “YENİLİKÇİ HAREKET” ÇOK KISA BİR ZAMANDA GÜÇLENEREK İKTİDARA GELECEK. BU HAREKETİN BAŞINI ÇEKEN TAYYİP ERDOĞAN BAŞBAKAN OLUP, ABDULLAH GÜL İSE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NA GELECEKTİR’’ ( CİA ajanı Graham Fuller. Yıl- 1996)…

-Merhum Erbakan Hoca, kollarından tutarak önlerini açıp bir yerlere taşıdığı vefasız talebeleri tarafın daima istismar edilip aldatılarak, ömrünün son yıllarında kendisine hüsran ve acıyla geçen günler yaşatılmıştır…

-Çok zeki, çalışkan, imanı bütün, samimi, vefakâr, hazır cevap, güler yüzlü, hitabet ustası ve büyük bir nüktedan olan Merhum Erbakan Hocanın, genele şamil çok isabetli görüş ve tahmin kabiliyeti olmasına rağmen bir yerde daima aldanmış ve aldatılmıştır. Merhum Erbakan’ın arkasında o kadar bol sayı da BRİTÜS vardı ki..!

-Bir konuşmasında şöyle söyleyerek, talebelerinden yakınıyordu; ‘’ BEN, ADİL DÜZENİ ANLATIRKEN, ONLAR SINIFTAN KAÇARAK BAHÇE DE TOP OYNUYORLAR DI…’’

- Merhum, maalesef bu sözleriyle de yanılıyordu…

- Meselenin doğrusunu şöyle söylemeliydi;

‘’ BEN SINIF DA ADİL DÜZENİ ANLATIRKEN ONLAR SINIFTAN KAÇIP, BİRİLERİNİN ARKA BAHÇELERİNDE TOP DEĞİL BOP OYNARLAR MIŞ !!!

-Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU ‘’ Alparslan Türkeş olmamış olsaydı, ben şimdi Sivas’ta tarlada çayır biçer olacaktım’’ sözüyle büyük bir vefa örneği sergileyerek, Merhum Türkeş’in hakkını teslim ederken, Merhum Erbakan Hoca’nın talebelerine sormak gerek:

‘’ ŞAYET ERBAKAN HOCA OLMAMIŞ OLSAY DI ŞİMDİ SİZLER NE BİÇER OLACAK TINIZ?’’

Allah Zül Celâl Hazretleri rahmetini bol, mekânını cennet- i baki kılsın ( AMİN)…..

İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN