Mevlüt KAYA
mkaya@hotmail.com
EYNESİL YÖRESİNDE YAYLACILIK GELENEĞİ (1)
18/05/2018 Eynesil’de yaylacılık faaliyetleri, çoğunlukla turizme dönük olarak yürütülmektedir. Yaylalarının başında, “C statüsünde Milli Park” ilan edilmiş olan Sisdağı, Gâvurdağı, Çayırovası, Ahılbaba, Aksu, Apsaha, Karagöl, Büyük Barak, Küçük Barak, Dikme, Kazıkbeli, Karaovacık yaylaları gelmektedir. Sisdağı’nda onlarca oba bulunmaktadır. Yaylaların en yükseği, Görele sınırları içinde kalan Sisdağı’dır. Rakımı 2182’dir. Sahile uzaklığı yaklaşık 40 kilometredir. Sisdağı’na dair eski adlandırmalardan biri de Alimeydanı’dır. Sisadağı’nın en yüksek noktası ise Halil Evliya Tepesi adıyla bilinmektedir. Araştırmacı Mustafa Arslan, Alimeydan dağının, Selçukluların ilk zamanlarında Türklerin eline geçtiğini belirtmiştir. Yörenin tarihi açısından önemli olan bu dağın, Türklerin at koşturduğu, cirit attığı, yarışlar ve sürek avları düzenlediği, çocuklarının oyun oynadığı bir yer olduğunu bildiren Arslan, Alimeydan’ın eski geleneklerini şöyle özetlemektedir: “Alimeydan Dağı’nda, asırlardan beri, yaz mevsiminde, cumartesi günleri panayır kurulur. Birkaç gün önceden köy köy gidiş hazırlığı yapılır. Uzak olanlar cuma, yakın olanlar cumartesi günü erkenden yola çıkarlardı. Daha pazar yeri görünmeden önce, yönetici köy uslusu elinde değnekle öne geçerdi. Bunun arkasında atlılar, yaya erkekler, kadınlar ve nihayet çocuklar düzgünce ikişerli, üçerli sıralar olur, tekmil pusatlarını kuşanmış olarak yürürlerdi. Değnekli yönetici hiçbir taşkınlığa meydan vermez, ona saygısızlık hiç kimsenin aklından geçmezdi. İki köy yan yana veya aynı anda alana gelemezdi. Bir köy ululandıktan sonra ikincisi görünür ve alana girerdi. Hem de nasıl? Meydan görününce yönetici, ciddi ciddi sağa sola değneğini sallar, atlar koşturulur, davullar, zurnalar kıvrak bir oyun havasına bağlar, oyuncu gençler sıradan çıkıp öne geçer, kimileri uzun karakulaklarını çeker, şakır şakır, patır patır, yürekleri hoplatan bir bıçak oyunu başlardı, onları da kadınlı erkekli, davullu zurnalı, kemençeli horoncular döne kıvrıla takip ederdi. Oyuncuların arkasından erkekler kadınlar düzgün sıraları ile mahşeri alana girerlerdi. Önceleri bu alana girişte oklar vınlardı. Sonraları tabancalar tüfekler gümler oldu…”(Mustafa Arslan, Görele, San Matbaası, Ankara 1973, s. 21-22). Bölgede, yüksek olduğu halde sahilden en çabuk ulaşılabilen yayla olan Sisdağı’nda yirmiden fazla oba bulunmaktadır. Bu obalardan bazılarında Eynesilliler, bazılarında ise Göreleliler ve Trabzonlular bulunmaktadır: Eynesil Obası, Bakır Alanı, Şarlı Obası, Erkeksu, Ağılık Düzü, Yatak Yeri, Örümcek Obası, Gülefyurdu, Ağalar Tamı, Ambarlı Obası, Hanyanı obası bu obalardan bazılarıdır. Sisdağı’ndaki Eynesil yaylalarına, Eynesil-Ören Beldesi yolundan gidilmektedir. Sisdağı’nda ve Dizgine’de yaz aylarında, yakın yerleşim birimlerinin katılımıyla yöresel şenlikler yapılmaktadır. Sisdağı üzerine bazı araştırmaları bulunan Abdullah Gülay, Sisdağı’nda yer alan “Hanyanı, Halil Evliya Mezarlığı, Sandık Gölü, Dokuzoluk, Erkeksu ve Çeğel Kaşı’ndaki tarihi kalıntıların” araştırılması gerektiğinin; bu bölgede “eski bir medeniyetin hüküm sürdüğü kanaati”nin varlığından bahsetmektedir (Abdullah Gülay, “Ağasar Çepni Kültürü”, İstanbul 2001, s. 59). Eski bir Türk geleneği olan yaylacılık, Eynesil’de halen sürdürülmektedir. Geçmiş dönemlerdeki kadar olmasa da hayvancılık yapan köylüler, yazları hayvanlarıyla birlikte yaylalara çıkarak Eylül ayına dek burada kalırlar. Hayvanlarından elde ettikleri sütten çeşitli peynirler yaparak pazarlarda satarlar. Ayrıca yoğurt, süt, çökelek, yün, et ve deri yaylacılık yapan köylülerin satışa sunduğu ürünler arasındadır. İnek, öküz, manda, koyun, keçi, gibi büyükbaş ve küçükbaş hayvanları besleyen yöre insanı, yayla sezonunda kışlık gıdalarını da hazırlar. Bunların yanı sıra kadınlar, yaylalarda boş zamanlarında çeşitli dokumalar yapmaktadırlar. Erkekler ise kışlık ot ve yakacak hazırlanması, ev dışındaki gündelik bazı işlerin yapılması, hayvanların beslenmesi, güdülmesi, alım-satımı, kesimi ve ürünlerinin pazarlanması ile ilgilenmektedirler… -DEVAM EDECEK- NOT : Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan www.cavuslu.org - Çavuşlu Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EYNESİL’DE KOZ HELVASI VE PEKMEZCİLİK - 20/06/2018 |
EYNESİL’DE KOZ HELVASI VE PEKMEZCİLİK |
GİRESUN YÖRESİNDE “KAYNAĞA GİTMEK” (1) - 14/04/2018 |
GİRESUN YÖRESİNDE “KAYNAĞA GİTMEK” (1) |
1937’DE GİRESUN’DA HAYAT PAHALILIĞI - 06/04/2018 |
1937’DE GİRESUN’DA HAYAT PAHALILIĞI |
BASINDA KARADENİZ GÜVENLİĞİ (1932-1953) - 04/03/2018 |
BASINDA KARADENİZ GÜVENLİĞİ (1932-1953) |
1937’DE GİRESUN’DA TOPRAKLANDIRMA DESTEĞİ - 24/02/2018 |
1937’DE GİRESUN’DA TOPRAKLANDIRMA DESTEĞİ |
1953’TE FINDIĞA DAİR HABERLER - 10/02/2018 |
1953’TE FINDIĞA DAİR HABERLER |
YEREL TARİH VE MEKTUPLAR... - 04/02/2018 |
YEREL TARİH VE MEKTUPLAR... |
KULUNCAK KÖYÜ’NÜN ADI ÜZERİNE - 27/01/2018 |
KULUNCAK KÖYÜ’NÜN ADI ÜZERİNE |
1937’DE GİRESUN’DA BAZI GELİŞMELER... - 17/01/2018 |
1937’DE GİRESUN’DA BAZI GELİŞMELER... |