ALLAH'A İMANIN FERT VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ ( haftanın Hutbesi ) Cumanınz Mübarek Olsun20/12/2013Değerli Müminler! İman, Yüce Allah'ın varlık ve birliğini, O'nun sevgili elçisi Hz. Muhammed'in peygamberliğini ve o Seçkin Elçinin Allah Teâlâ'dan getirdiği her şeyi kalp ile tasdik ve dil ile ikrar etmektir. İman, insanın iç dünyasında doğuştan getirdiği temizlik ve berraklığın, ergenlik sonrasında da bütün hayatı kuşatması ve bu sayede mümin kişinin gönül dünyasında Yaratıcısına tarifi imkânsız bir sevgiyle bağlanmasıdır. Allah'a olan bu sevgi ve bağlılık, kişiyi dar kalıplara sıkışmış fikir buhranlarından, niyet bozukluklarından, ruhi dengesizliklerden kurtarıp, basit dünya hesaplarının dışına çekerek onu dünya ve ebedi âlem için büyük hesapların, ulvi davaların, engin düşüncelerin insanı haline getirir. Muhterem Kardeşlerim! İmanın temelinde büyük bir sevda yatar. Sevgiliye ulaştıran bu sevda yolunda insan birçok çile ve sıkıntılarla karşılaşabilir. Kişi bunların Yüce Sevgili tarafından kendisine lutfedilmiş birer imtihan olduğunu kabul edip, hiçbir şüpheye düşmeden ve ümitsizliğe kapılmadan, Eşref oğlu Rûmi'nin dediği gibi; "Hoştur bana senden gelen? Ya hil'at-ü yahut kefen? Ya gonca gül yahut diken/Lütfun da hoş kahrın da hoş" diyebilme ve Yüce Allah'ın "Secde et, yaklaş" 1 emri gereği, daha bir gönülden secde etmeye ve dua etmeye sevk eden bir teslimiyettir iman... Konuşmanın hikmet; sükûtun tefekkür, çalışmanın ibadet, bakışın feraset, hayatın nezaket ve nezafetle yaşandığı; dostlukların vefalı, arkadaşlıkların çıkarsız ve içten olduğu; yüzlerde tatlı tebessümlerin hâkim olduğu, dertlerin paylaşıldığı, sevinçlerin ortaklaşa yaşandığı ve simalarda secde izlerinin taşındığı, Allah için birbirini seven, birbirine gönül açan, bağışlayan ve bazen mümin kardeşini kendisine tercih ettiren bir hayattır iman... "Nerede benim için birbirini sevenler? Gelsinler; Arşımın gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı bugün onları gölgelendireyim"2 çağrısı, Yüce Allah tarafından işte bu iman sevdalılarına yapılmaktadır. "Yaratılanı severiz Yaratan'dan ötürü" mısralarını Yunus'un dilinden döktüren de işte bu imandır. "Benim bu gecem şeb-i arustur (düğün gecesidir)" diyen Mevlana'nın, ölüm gecesini düğün gecesi gibi karşılamış olması da imanın sağlamış olduğu sadakat, teslimiyet ve muhabbettendir. Yine Mevlana'nın, insanlığın tümüne kucak açarak "Ne olursan ol yine gel" çağrısı ile O En Sevgili'ye doğru yola çıkma, inanma, teslim olma, vefakâr olma çağrısı ve yaşayışıdır iman... Aziz Müminler! İman bizim kalbimizde bu anlayış ve teslimiyetle okyanuslar gibi dalgalandığı gün; iç dünyamızda, ailemizde, çevremizde, mahallemizde, hatta bütün bir cemiyette huzur ve sevgi içerisinde yaşarız. Sevgili Peygamberimiz bir duasında, "Allahım! Bana senin sevgini, seni sevenin sevgisini, beni sana yaklaştıracak amellerin sevgisini nasip et" 3 derken imanın Yaratıcı ile kulları arasında bir sevgi kaynaşması olduğunu açık bir dille haber vermiştir. Bunu başaranlar, imanlarında samimi, ibadetlerinde devamlılık olan müminler, Allah'ın dostluğunu da kazanmış olurlar. Hutbemi bir ayet-i kerime mealiyle bitiriyorum: "İnsanlar arasında Allah'ı bırakıp da ona ortak koşanlar vardır. Onları, Allah'ı severcesine severler. Mü'minlerin Allah'a olan sevgisi ise daha güçlüdür?"4 [4] 1 Alak, 96/19. 2 Müslim, Birr, 37. 3 Tirmizî, Daavât 73. 4 Bakara, 2/165. Diyanet İşleri Başkanlığı (2006) |
1208 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |