Görele’nin Çavuşlu beldesi halkı, beldelerine “katı atık tesisi” adı altında “çöp depolama” inşaatı yapılmasına neden karşı olduklarını, ilin en büyük mülki amirine belgeleriyle anlatmaya geldiler.
Belediye başkanları ve muhtarları ile birlikte valiliğin önüne gelen Çavuşlu halkını, vali yerine emniyet güçleri karşıladı. Çavuşlu halkı tüm yasal dayanaklarını yanlarına alarak gelmişlerdi.
ÇED raporunun akan dereyi nasıl kuruttuğunu (!), Belediye İmar Yasası gereği imar alanı içinde bulunan arsalara inşaat yapma kararını ve tabi ki ruhsatını da belediyelerin vermesi gerektiğini, fakat inşaatın belediyeye bile danışılmadan başlatıldığını, idare mahkemesinin inşaatın durdurulması ile ilgili kararını basına tane tane anlattı başkan yardımcısı. Bir kere de ilin en büyük mülki amirine anlatacaklardı haklılıklarını. Kim bilir belki de tepkilerinde “haksız” olduklarını öğrenip ikna olarak döneceklerdi evlerine.
İlginçtir; emniyet yetkilileri tarafından, günün o saatinde ne valinin ne de vali yardımcılarının hiç birinin “görev yerinde olmadığı” bilgisi verildi halka. Yani Giresun’da valilik Çavuşlu halkına karşı “iş bırakmıştı”. Belli ki vali bey, kendisi görüşmediği gibi yardımcılarından hiç birinin de halk ile görüşmesini istemiyordu. Çavuşlu halkı ile görüşmemek “devlet politikası” haline getirilmişti.
Oysaki Çavuşlu halkı, çöp sorununun çözülmesi gereken bir sorun olduğunu biliyordu. Bu sorunun çözülmesine değildi itirazları. Sadece yerleşim alanı içine -yaşam alanlarına- ve -ÇED raporunda kurutularak yok edilen- içme suyu kaynağı olan dereye yakın bir alana yapılmasına karşı idiler. Akli selimdiler.Devletin kendilerine kapattığı bütün kapıları zorlayarak, yasal ve meşru/haklılık zemininden ayrılmadan haklarını aramaya devam edeceklerine söz vererek bitirdiler eylemlerini.
Oysaki eylem yapmaya değil görüşmeye gelmişlerdi. Ama valilik onları emniyet güçleri ile karşı karşıya bırakarak adeta kendisi zorladı eylem yapmaya. Çözüm önerileri de vardı kendilerince. Hırçınlıkları ise adam yerine konulmamaktan kaynaklanıyordu. Onurlar incinmişti. Adalet duyguları zedelenmişti. Devletin mahkemesinin verdiği karara yine devletin kendisi uymuyordu. Dertlerini anlatacak bir makam bulamamanın yarattığı hayal kırıklığı ile bitirdiler eylemlerini. Büyük bir sabır ve metanet örneği göstererek ve birbirlerini de ikna ederek şimdilik evlerine geri döndüler. Ama bir daha gelmek üzere birbirleri -ve emniyet güçleri- ile sözleşerek döndüler.
Dışarıda bütün bunlar olurken, vali bey ise muhtemelen emniyet güçlerinin kendisine sağladığı huzur ve sükûn ortamı içinde (!) odasının bir kenarında ilimizin önemli sorunlarının çözümü (!) için kafa (!) yoruyordu veya yorgun kafasını dinlendirmek için kahvesini yudumluyordu. Ama hoş olmadı. Halk ile cebelleşmeden de çözümü pek ala mümkün olan bir sorun işte böyle içinden çıkılmaz bir hale getiriliyor demek ki; öğrenmiş olduk. Giresun için güzel işler de yaptınız oysaki ama bilin ki devletin halka rağmen iş yapma dönemleri tarihe karıştı artık sayın vali. Tarihin çöplüğü halka rağmen iş yapanlarla dolu. Şimdi siz de bu iki çöplükten birini seçmek ile karşı karşıyasınız. Buyurun seçin birini.
Yazar : Bekir Şensoy