ULU ÇINARI KÖKÜNDEN SÖKERKEN;
YÜZSÜZLÜK EDİP NOEL AĞACINI ÖYLESİNE KUTSADIK Kİ
KİMİLERİ NOEL'İN, KİMİLERİ İSE W. BUSH'UN ÇOCUĞU OLDULAR! /

ÖNÜMÜZDEKİ 31 ARALIK'TA YİNE REZİLLEŞEREK, CADDELERİMİZİ SARHOŞ KUSMUĞU İLE BEZEYECEKLER VE ADINI ‘’YENİ YIL KUTLAMASI’’ KOYACAKLAR, TIPKI; VATANI BÖLME SÜRECİNİN ADINI ''DEMOKRASİ VE BARIŞ SÜRECİ'' KOYARAK, MİLLETİMİZE YUTTURDUKLARI GİBİ /

*** 800 YILLIK ULU ÇINAR DİLE GELİP, HIÇKIRIKLARLA DERDİNİ DÖKTÜ ***

Köşe Yazıları
Orhan KILIÇOĞLU
Çarşamba, 21 Kasım 2012 19:16

Bundan iki yıl kadar önce Sn. Cevizoğlu’nun yazdığı 800 yıllık çınar mevzuunu ben daha değişik bir boyutta ele alarak sizlerle paylaşmak istedim. 

“Anadolu’yu kıyamete kadar yurt tutmak isteyen Türk Beyleri, devletlerinin devamlılığının mesajını gelecek asırlara ulaştırmak için yaklaşık 800 yıl önce beni buraya diktiler. Çocukluk ve gençliğimde çok mutlu olaylara tanık oldum.

Ulu Tanrı Osman Gazi’ye, soyundan gelenlerin üç kıtaya hâkim imparatorluk kuracağını benim gibi bir ulu çınarı simge olarak göstererek muştuladı.

Gölgemde Yörük beyleri, Horasan erenleri, Türkmen kocaları sohbet eder; düğün dernek yapılır, toylar verilirdi. İnce belli, al topuklu, ahu gözlü, inci dişli, karakaşlı, sırma saçlı, bal dudaklı Yörük kızları testilerini doldurma bahanesi ile benim gölgemde yavukluları ile buluşurdu. Ben onları etraftan görmesinler diye dallarımı eğerek örterdim. Bozüyük eski camiini yaptıran, yaptırdığı camiin sonsuza dek ayakta kalmasını temin için bin dönüm arazi vakfeden Koca Türkmen Siyâmi Bey, al donlu atı ile gelir, köklerimin dibinden kaynayan soğuk su ile abdest alır, huşu içinde namazını kılar, yüreğinden gelen yüksek sesle Bozüyük’ün kıyamete kadar Müslüman Türk’ün yurdu olarak kalması için Ulu Tanrı’ya niyaz ederdi.

O tarihlerde modern tıp olmadığı için kabuklarımdan yanık, peklik ilacı ve göz merhemleri yapılırdı. Yılan sokmalarında köklerim kullanılırdı. 

Olgunluk çağımın en mutlu olayı, Ulu Hakan Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferi sırasında otağını benim gölgemde kurmasıdır.
1900 yılları başında ki o zaman 700 yaşında idim, gölgemde oturan insanların sohbetleri karamsarlaştı. Anladım ki, Türk Milleti kötü günler geçiriyordu. Hastalandım, hele gölgemde İtalyan askerlerini görünce hepten kötüleştim. Gövdemdeki boşluk, o zamanki üzüntümden dolayı meydana gelen çürümeden kalmadır.

Dostum, bir gün Yürük Beyleri, Efeler gölgemde toplandılar. ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Samsun’a çıkmış, Amasya, Erzurum, Sivas’ta kongreler toplamış, çok sevindim. Ankara’da B.M.M. kuruldu. Kurtuluş Savaşı başladı. O günlerde Türk Milleti, Türk Ordusu için bütün yapraklarımı açar, gün boyu dua ederdim. 
YÜCE TÜRK;
Diline, dinine, törene, bayrağına, vatanına sahip ol. Haktan, adaletten, doğruluktan ayrılma. Büyüğünü say, küçüğünü sev. Açı doyur, çıplağı giydir. Kanında senin asli cevherini taşımayana, senden olmayana asla idareni teslim etme. Suret-i haktan gözükerek seni çeşitli hile ve desiselerle kandırıp idarene sızarak, seni için için kemirecek hainlere asla fırsat verme. Töreni yaşa ve yaşatmaya gayret et.”

Ulu Çınarın dualarına kulak tıkayıp âmin diyemeyişimizin sonucu bugün gelinen noktada; devletin devamlılığının müjdecisi olarak Türk Beylerinin 800 yıl önce dikmiş oldukları ULU ÇINARIMIZI SÖKEREK YERİNE NOEL AĞAÇLARI DİKTİK.

İş bununla da kalmadı; şanlı bayrağımız, Akdeniz ve Ege sahillerinin 5 yıldızlı turistik tesislerinin bahçelerindeki gönderlere çekilen dev AB BAYRAKLARININ gölgesinde mahzun ve boynu bükük bir kaderi yaşar oldu. 
Ulu çınar’ın ‘’SENİN KANINI VE RUHUNU TAŞIMAYANLARA İDÂRENİ TESLİM ETME’’ öğüdünü unuttuk.

Sevr ile yurdumuzun bir bölümüne tâlip olanlar ‘’kanındaki asli cevhere bakmadan baş yaptıklarımızın’’ gaflet, delâlet ve hatta ihanet leri sonucu bugün yurdumuzun tamamına göz dikmişler.

Türkçe’miz bitirilmiş / Dinimiz Vatikan ve Evangelistlerin ellerine terk edilmiş ve İslâm, son 10 yıl içinde, Tanzimattan beri geçen zaman zarfında görmediği ağır tahrifatlara uğratılmış / Türk– İslâm ahlâkından eser kalmamış; cadde, sokak, okul kantin ve bahçelerine varıncaya kadar her taraf fuhuş ve müstehcenlik bataklığına çevrilmiş. 

İslâm’ı referans gösterip iktidar olanlar ise bu rezaletlerle mücâdele etmek varken, kanunları daha da laçkalaştırıp zinayı serbest bırakmışlardır.

İktidarın bir Okyanus ötesi projesi oluşunun ve buna karşı koyması gereken CHP ve MHP’nin acziyeti ve de iddiasızlığı neticesinde; devleti kuran Ankara, devleti eyaletlere bölen bir ANGARYA durumuna getirilmiştir.

BU DURUMA DÜŞMEMİZDE SADECE SİYASİLER Mİ SUÇLU?
Hayır sadece siyâsiler değil, Allah’ın mülkünde Allah’ın bize olan bunca sonsuz nimetlerinden, bahşetmiş olduğu bunca güzelliklerden istifade eden ve bütün bunların karşılığı olarak O’na karşı ŞÜKÜR, İTAAT VE İBÂDET etmesi gereken biz insanlar aksine hareketle; Allah’ın sonsuz nimetleri karşında nankörlük ederek, Allah’a, O’nun Peygamberine ve bizlere göndermiş olduğu Kur’an a muhalefet ettiğimiz müddetçe, Allah’ın verecek olduğu belâ, müsibet ve sıkıntılardan kurtulma imkânımız asla ve asla yoktur.

BU BELÂ VE SIKINTILAR; 
Bazen; zelzele, deprem, sel ve toprak kaymaları, salgın hastalıklar, kuraklık ve beraberinde korkunç açlıklar şeklinde gelir.

Bazen de; gaflet, delâlet ve hatta hıyant içinde, şahsi menfaatlerini düşmanların emelleriyle birleştiren /Acımasız / Münâfık / Hazine talancısı /Adâletsiz / Merhametsiz bir idare şeklinde gelir.

Allah’ın ilâhi ölçüleri içinde düşünecek olursak; bugün idaremizi elinde bulunduran AKP İKTİDARI, Allah’a olan muhalefetimizin karşılığı olarak bizlere reva görülen bir BELÂY- I MUSİBETTİR. Çünkü her bir icraatları kıyamet alâmetinden farksız olup, geleceğimizi karartmaya yönelik bir gazabtır.


ALLAH’IN MÜLKÜNDE O’NUN VERDİĞİ BUNCA NİMETLERE ŞÜKRETMEYEREK, BİZİM GİBİ ALLAH’A MUHALEFET EDEN TOPLUMLAR; HUZURA HASRET KALIP, ACI ACI KIVRANIRLAR, İNLERLER, TÜKENİRLER, REZİL, SEFİL VE SEFİH BİR HAYAT YAŞAMAYA MAHKÜM EDİLİRLER.

 ORHAN KILIÇOĞLU

NOT: Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan www.cavuslu.org  Çavuşlu  Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz