Ayhan EYİKOÇAK
ay-han@superonline.com
Sanat ve Siyaset
06/12/2012 Öne çıkarılmış sanatçıları dinliyoruz.... Biri ressam, diğeri yazar.... ve müzisyen ...en tanınmışlardan. Bakıp bakıp resimlerinden birşey anlamadıklarınızdan bir ressam, yazar ise fazlaca meşhur edildiğinden kitaplarını okumadıklarınızdan. Dinliyoruz ikisini ard arda. Toplumdan şikayetçiler. Ressam '' siz bilincinizi kaybetmişsiniz''diyor işaret parmağıyla onu dinleyenleri işaret ederek. Tanık olduğu olaylardan duyduğu acıyı anlatmağa çalışıyor dili ve resimleriyle. Karşılaştıkları zorlukları ve mücadele etmiş kişileri kahramanlaştırdığı resimlerde.... Aynı tarz zeminlere Atatürk'ün portresinden başlayıp, kendi portresini de yerleştirmiş. Ne cüret..... daha ne yaptılarki Atatürk dışında portresi olanlar? Millete tehlikeyi anlatan kitaplar yazdı diye vurulan, yazarlar, gazeteciler, bilim insanları.... Vuruldular diye kahraman olanlar. Vücut dili yalan söylüyor derken, dili mücadeleye devam diyor ünlü ressamın. Elini yukarı kaldıran biri söz alıyor dinleyenlerden. ''Siz bilincinizi kaybetmişsiniz'' söyleminizi kabul etmiyorum. Sanmayın ki sessiz çoğunluk olanbitenlerin farkında değil, sanmayin ki zamanı geldiğinde üstlerine düşeni yapmayacaklar..... son şiirlerinden birinde, son iki mısrasında Dağlarca, beklenmedik gün, belenmedik yerde, ölüsü ayağa kalkar Türk'ün'' der. Bir bilge, damla kendini tamamladığında damlar'' der. Kaygılanmaya gerek yok. Başını sallayarak onaylar gibi ressam. Mücadeleye devam edeceğini ifade etmek gerğini duyar. Duruşu bunu desteklemese de. Alkışların ne için olduğu anlaşılmaz. Bu kez söz sırası ünlü bayan yazarda. Belli ki Türkiyeden çok yurtdışında kalmış, o kültürle aşılanmış. Durumdan ve milletten şikayetler sıralanır. Risk altında oldukları vs. vs. dillendirilir. Gelinir Türk toplumunu aşağılamaya....bu ülkede bir yığın yazar kitaplar yazış, ancak bu millette hiçbir gelişim olmuyormuş. O da artık yazmamak kararı almış.Yarı Türkçe, yarı İngilizce diliyle sitemkar. Nazım Hikmet'lerden, Rıfat ılgazlara, Aziz nesin'den....bilmem kimlere, örnekleniyor aydınlar. Dinleyicilerden birinin sorusu duramıyor yerinde. Söz istiyor el. Bu aydınlar topluma sorunumu anlattılar, çözümleri mi? aydının görevi nedir ki? Başı öne eğik, koltuğa gömülürcesine oturan yazarın, kem küm den sonra çözümleri aydınların bulamayacağını, doğrunun ne olduğunu bulmanın güçlüğünü anlatarak, sorunları toplumun çözeceğini ima ettiğine tanık olunuyor. Söylediğine kendisi de inanmıyor gibi... Aydınların bulamadığı yolu cahil bırakılmış halktan beklemek.....ve aydın olarak görevini yaptığını düşünmek, tekrar düşünülecek. Ön yargısız bir dinleyişin ardından düşülen yanılgı gösteriyor kendini. Toplumdaki sorunları mı topluma anlatmak görevleri aydınların? Nazım Hikmet hangi yolu göstermiştir.... şikayet etmekten başka. kardeşini koyun, akrep olarak tanımlamak yerine , onları yüceltecek geliştirecek yolları bulabilmiş, gösterebilmiş midir? ''Hababam Sınıfı'' bu topluma ne vermiştir mesela, hangi değeri kazandırmıştır insanlara? Yıllarca televizyonlarda, yepyeni ve düzeyli, zeka fışkıran espri anlayışı mı? ''Ama Rıfat Ilgaz bir eğitimciydi '' diyor kadın yazar. Peki ne öğretti topluma, bu yaptıklarıyla? Ya Aziz Nesin, yüzdesi yüksek dediği bu topluma ne kattı da bir adım yükseltti bu aptal dediği toplumu? Bizde anılanın çağrıldığına inanılır. Anlamadım, diyor kadın yazar. Anılanın çağrıldığına inanılır. Duraksıyor kadın yazar, anlamağa çalışıyor ilk kez duymuş gibi sözü. Sizde karşı çıkın o zaman, diye cevaplıyor. Yani yanlışı yapan değil, karşı çıkmayan hatalı mantığı savunuluyor, tam bir batılı sanki....Aldatanın haklı, aldananın hatalı olduğu fikri gibi. Fotoğraflar çekiliyor, bir yerlerde ''halkı aydınlattılar aydınla''r diye yazılar çıkacak ya! Evdeki bilgisayar bilgi vermeye hazır kadın yazar hakkında...... bekliyor. Türklerin işgalci Yunanlılarınsa mağdur olduğunu söyleyenmiş dinlenilen. Kendi kendini kahraman ilan eden ressamın videosu da anlatıyor, bir bıçaklanma sahnesini.... oyunculuk eğitimi almış oluşuna rağmen ne tuhaf oyun? İnanan var mı ki? Soru işaretleri uçuşuyor etrafta. '' Kasap Türkler'' diyen diğer bir ünlü kadın yazarı, '' Ermenileri katlettiğimizi anlatan kitabıyla ödüllendirilen bir diğer adamı da hatırlattığında hatıralar ve parçaları birleşince bulmacanın tablo ortaya çıkıyor. Müzisyenin oynadığı rolü izlemeğe, dinlemeğe zaman ''harcama beni'' diyor. Hatırlıyor uzun düz sarı saçlarını ünlü müzsyenin, toplumu aşağılayan filmlerden birinden. Birileri yazıyor, birileri oynuyor, kimileri çalıp, kimileri söylüyor. İşte sanat ve siyaset oyunu. Ayhan Eyikoçak 6.12.2012 NOT: Sitemizde yayınlanan köşe yazılarından yazarların kendileri ve yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yorumu ekleyen kişi kimliğini gizlemesi durumunda yapılan yorumlar onaylanmamaktadır. Köşe yazılarından ve yazılan yorumlardan www.cavuslu.org Çavuşlu Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
MEĞER TÜRKÇE - 28/12/2015 |
MEĞER TÜRKÇE |
MEĞER - 27/11/2015 |
MEĞER |
BAŞARININ SIRRI - 19/10/2015 |
BAŞARININ SIRRI |
DEV FIRILDAK - 15/07/2015 |
DEV FIRILDAK |
DUR- DUR - 21/05/2015 |
DUR- DUR |
PİNA - 11/01/2015 |
PİNA |
TÜRK'DEN ÜRK - 17/08/2014 |
TÜRK'DEN ÜRK |
EŞSİZLİK - 07/08/2014 |
EŞSİZLİK |
KÖTÜNÜN İYİSİ - 31/07/2014 |
KÖTÜNÜN İYİSİ |
Devamı |