|
"1990'daki ilk seçimlerimde, çalışmalarımı takdir eden Almanlar ve Fransızlar kazanmam için kulis yapmıştı. 32 ülkenin 24'ünün oyunu almıştım. Rekorla girdim, rekorla veda ediyorum. Hiçbir başarı tesadüf değildir"
6'ncı kez yönetime seçildi. Platini'nin yardımcılığı görevine devam edecek olan Erzik, böylece bir rekor kırdı. En çok seçilen isim oldu. Erzik ile hem bu başarının sırrını konuştuk, hem de Türkiye'nin son dönemde spor alanında yaşadığı olaylara bakışını öğrendik. İşte sorularımız ve Erzik'in verdiği samimi yanıtlar:
Altıncı kez seçilerek rekor kırdığınızda, UEFA'daki çevrelerden aldığınız tepkiler nasıl oldu?
UEFA'da çalışan personel dahi tebrik etti. Gözlerinin içi gülüyordu. Bizimle 4 sene daha çalışacak olmanın, kendilerini mutlu ettiğini söylüyorlardı. Beni en çok sevindiren de buydu. Kulüp Lisan Sistemi ve Fair-Play Sosyal Sorumluluk Projesi'nin başkanıyım. Orada çalışanlar, sekretaryasını yürütenler "Bırakacaksın diye çok korkuyorduk" dediler. Tabi üzüldüğüm konu, 17 yıl birlikte çalıştığım bazı arkadaşlarımın seçilememesi oldu. 3 arkadaşım gitti. En çok gelen gideni gören benim. 12 yıldan sonra onursal üye olup ayrılıyorsunuz. Benim ki iki katına çıktı. Ama artık istesek de yeni dönem yokuz. (Gülüyor) Çünkü 70 yaş sınırı var..
Avrupa ülkelerinin federasyonlarla ilişkileriniz nasıl?
Başkanlar değişiyor ama ilgi değişmiyor. Başka Alman ve Fransa federasyonları var. Ama bütün Balkanlar, Rusya, Norveç, Belarus, Bulgaristan, Ukrayna ve Finlandiyası'na kadar hepsiyle derin muhabbet içindeyiz. Politik bazı oyları alamasak da altıncı kez UEFA tarihinde seçilen başka birisi yok.
1990'da başlayan UEFA maceranızda, kesintisiz görev yapabilmenizin sırrı nedir? 19 Nisan 1990'daki Malta seçimleriyle yönetime girdim. Ondan önce 8 yıl, 1982-90 arasında gençler komitesi üyeliği yaptım. 8 yıl süresince o komitede çok çalıştım. O vakitler Ramazan Bayramı hep 18 ve 16 Yaş Altı Gençler Şamiyonası'na denk geliyordu. Bayram demeden hepsinde çalıştım. Her sene ailemi bıraktım gittim. En az 20 gün kalıyorduk. Dönemin UEFA başkanı bir Fransız'dı. Genel sekreter bir Alman'dı. Beni fark ettiler. İkisi birden telefon edip, 'Seni UEFA yönetiminde görmek istiyoruz' dediler. Tabi bu arada genç futbolcu, hakem ve yöneticilerini görme olanağı orada yakaladım. Yani okula orda gittik! Bugünlerin filizleri oradan çıktı. 90'daki seçimlerde Almanlar ve Fransızlar benim için kulis yaptı. Alman federasyon başkanı bana adeta babalık yaptı. Fransızlar ve İngilizler sahip çıktı. Zaten Türkiye'nin bir kulis imkanı o zamanlar yoktu. Yani tesadüfen değil, bileğimin hakkıyla geldim. Düşünebiliyor musunuz, 32 ülke var seçimlerde; ben 24 ülke oyunu aldım. Yani rekorla girdik, rekorla veda ediyoruz. Bu da kaderimizin bir güzelliği. AB'DEKİ ÖN YARGI LİDERLERİN ESERİ Avrupa'ya çok çabuk mu kızıyoruz? Mesela Avrupa Şampiyonası'nı alamayınca tepkimizin büyük olması doğru muydu? Yoksa Avrupalılar mı bizi anlamamak için ısrar ediyor? Aslında herkes birbirini gayet iyi anlıyor. Ama önemli kararlar verilirken ön yargılı olup olmamanıza bağlı. Görüyorsunuz, bugün Avrupa Birliği konusunda bazı ülkelerin tutumları ortada. Liderleri değiştikçe, görüşleri de değişiyor. Halbuki kolay kolay ülke politikaları değişmemeli. Politik konulara girmek istemediğim için ülke ismi vermeyeyim. Bu durumda aklıma önyargıdan başka bir şey gelmiyor. Bir ülkeden çok büyük destek görüyorsunuz, ama yeni lideri her şeyi alt üst ediyor. ORTADOĞU'DAKİ OLAYLAR BAŞBAKAN'I HAKLI ÇIKARDI Liderleri geçtik, halkların ön yargısını de seviyede buluyorsunuz? Halkta ön yargı yok. Halk tanıdığı ölçüde ön yargılı oluyor veya olmuyor. Bizi çok iyi tanıdıklarını zannetmiyorum. Ama tanımaya başladılar. İşte, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan dünya arenasına çıktı. Dünyayı dolaşmaya başladı. Uluslar arası seyahatler çok önemlidir. Türkiye artık karar verici ülkelerin arasına girdi. Dünya siyasetindeki son durumda buna el verdi. Ortadoğu'da olan bitenler, Türkiye'nin dış politikasının doğruluğunu haklı çıkardı. Türkiyesiz bir Avrupa düşünülemeyeceğini aslında hepsi çok iyi biliyor. Hele bu ortamda. Sayın Başbakan'ın duruşunu ve üslubunu beğeniyorum. Yıllardır aynı fikirdeyim. Hiç taviz vermedi. GENÇLERE HAYAT TAVSİYEM: HIRSINIZI DEĞİL AKLINIZI KULLANIN Çalışma hayatınızın felsefesi nedir? Platini "Senin aklına ihtiyacım var" diyerek hem onure ediyor hem de akıl alıyor. Toplantılarda bunu sık sık yapıyor. Ön yargılı olanlar yok mu? Var ama siz onu bilgi ve deneyiminizle alt ediyorsunuz. Hırsınızı değil aklınızı kullanıyorsunuz. Bu benim hayat felsefem. Hep bunu yaptım. Gençlere de bunu öneriyorum. SİYASETTEN ANLAYIŞ İSTEDİM Hiç siyaset teklifi aldınız mı? Uzun yıllar her partiden teklif aldım. Ama dedim ki, Türkiye'nin FIFA veya UEFA'da bir kontenjanı yok. Bu görevi bırakıp bir parti seçersem, iyilik değil kötülük yapmış olurum. Liderlerimizin hepsi beni anlayışla karşıladılar. Ve haklı olduğum da meydana çıktı. Bakın bu kadar yıl sonra halen 53 oyun 42'sini alabilmek önemli. Daha da önemlisi 13 komitede Türkiye'den başka arkadaşlarımız var. Mahmut Özgener, Lütfü Arıboğan, Levent Bıçakcı gibi.. FRANSA'YA OY VERENLER "HADİ BİR DAHA" DİYOR 2016 Avrupa Şampiyonası'nı Fransa'ya kaptırdık. Şimdi, 2020 Avrupa Şampiyonası'nı mı yoksa 2020 Olimpiyatları'na aday olacağız, belli değil. Türkiye bir karar aşamasında. Avrupa'ya bir küskünlük olabilir mi? Artık olimpiyatlara mı yönelmeliyiz? Kattiyen hayır. Bu kez Avrupa Şampiyonası için çok büyük ümidimiz var. Son oylamada Fransa'ya oy verenler bile yanılma gelip bizi cesaretlendiriyorlar. Bizim sözcülüğümüzü yapacaklarını söylüyorlar. Zaten sayın Başbakanımızın onayını almadan hareket edemeyiz. Allah kısmet ederse ön planda Avrupa Şampiyonası var. Beni girişimlerim de hep bu yönde. Bir de Avrupa Şampiyonası'nın olabilirliliği, olimpiyatlardan daha yüksek.